Abdullah Ağar, TSK'nın bugün kullandığı silahları kendi döneminde kullanılanlar ile karşılaştırdı

Terör ve güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, Defensehere'a yaptığı açıklamada, son yıllarda yurt içi ve yurt dışında operasyonlara katılan Türk güvenlik güçlerinin kullandığı silah, teçhizat ve mühimmatlar ile kendi döneminde kullandıklarını karşılaştırdı.

Türk güvenlik güçlerinin kullandığı silahların operasyonlara olan etkisinden de bahseden Ağar, şunları söyledi:

''Bizim mücadele ettiğimiz 1990’lı yıllarda en büyük handikapımız, sahada birebir karşı karşıya kaldığımızda, teröristin elindeki silah, mühimmat ve teçhizatın, bizim silah, mühimmat ve teçhizatımızdan daha pratik olmasıydı. Daha üstün cümlesini kurmuyorum ama özellikle bizim elimizde G3 ve MG-3 varıd, roketatarımız yoktu. Bunun yerine lav kullanmaya çalışıyorduk. Bizim G3’ler ve MG3’ler ağırdı, bir diğer tarafıyla sırtımızda geri tepmesiz top taşıyorduk. YPG PKK’nın elindeki RPG7 roketatarı daha üstün bir hale gelmek için ve bizim geri tepmesiz top 22.5 kiloydu.

Timin en ağır silahına göre bir hareket kabiliyeti belirliyorsunuz, bunun büyük bir anlamı var. Bir diğer tarafta 60’lık havan taşıyorduk. Sadece havan değildi ki taşıdığımız, onun mühimmatını da taşımak zorundasın etkili olabilmemiz için. Geri tepmesiz top 22.5 kiloydu, bunun bir tane mühimmatı 5 kilo civarındaydı, tim harekatından bahsediyorum.

Onun elinde kalaşnikof var, bixi var ve roketatar var ve size karşı onlara yakıştırmasak bile gerilla doktrini k ullanıyorlardı. Çok büyük bir zorluktu bunların hepsi ve zaiyat veriyorduk.

Önceden bizim bir kaya kamuflajımız vardı bir de parkamız vardı. Şimdiki askerlerin teçhizatına bakıyorum; su geçirmez, soğuk geçirmez, son derece hafif, dayanıklı, postalları iyi teçhizatlar. Bizim zamanımızda postallar ıslandığı zaman eğer soğuksa bitiksin, şimdi öyle bir sorun kalmadı. Ne kadar kara girsin, çamura girsin, suya girsin basıp gidiyor, devam ediyor. Bizim zamanımızda biz de basıp gidiyorduk ama soğuktan şehit verdiğimiz askerlerimiz oldu, donarak asker şehit verdik biz zamanında operasyolarda.

Şimdi soğuğa karşı malzemelerin devreye girmiş olması, bir diğer taraıyla biz çelik başlık kullanmazdık. Derdik ki zaten işe yaramıyor, deliniyordu çünkü, biliyorduk zaten çok ağırlık yapıyordu ama şimdi bakıyorsunuz kompozit başlıklar var kurşun geçirmez, piyade tüfeği mermisine dayanıklı hepsi onunla çıkıyordu.

Ondan sonra çelik yelek kullanıyorlar, kurşun geçirmez yelek kullanıyorlar vücutlarının belirli kesimlerini koruyan, hayati kesimlerini koruyan. Bizim zamanımızda yoktu bunlar. Şimdi var ve özellikle Suriye’de yapılan operasyonlarda çok hayat kurtardıklarını ben biliyorum. Arkadaşlar gösterdiler, çelik başlıkları gösterdiler mermi gelmiş dolaşmış kalmış, çelik yeleklerini gösterdiler. Bu son derece önemli ve ağır değil. Çünkü biliyorsunuz mücadelede en önemli şey mücadele alanında ağırlıktır bu ağır değil. Bu anlamda pratik olması, vücutla uyumlu olması son derece önemli. Peki teçhizat, silah, mühimmat? Muazzam bir noktaya geldi. Şu anda elimizde kendi milli silahlarımızla beraber ve ateş destek vasıtalarıyla koordineli. Önceden ateş destek vasıtaları yapamıyorlardı. Terörle mücadeledeki en önemli şey tarif ettiğiniz hedefin vurulmasıdır. Önceden vuramıyorduk, şimdi vuruyorlar. Yani bir 155’lik Obüs kafasına indiriyor mermiyi.

Ateş destek sistemlerindeki gelişmeler son derece. Bu SİHA’ları konuştuk, savaş uçakları nokta atışı yapıyor. Mağaranın içine mermiyi sokuyor, bunların hepsi terörle mücadelede sahaya yayılmış bir kitleyi imha etmek için, klasik harbe göre geçmişin orduları yapılanmış F-4’ler geliyor F-100’ler geliyor bombalarını bırakıyorlar. Onlarla bir alanı etkileyebiliyorsunuz. Ama şimdiki mücadele öyle değil, direk nokta atışı kafasını vurmak zorundasınız. Kafasına vurmazsanız imha edemiyorsunuz ki sonuçta imha etmeye çalıştığınız hedef tek tük ortaya çıkıyor ve zaten popülasyonu oldukça az. Onları imha etmeniz gerekiyor ve bundan bir bilanço ortaya çıkıyor, buradan bir başarı destanı yazılıyor. Bunun için o nokta atışıyla beraber üzerinde üreteceğiniz psikolojik yıkım, bunların hepsi bahsetmiş olduğumuz teknolojik anlamda sağlandı, sağlanmaya başlandı ve bütün katmalarda ortaya konulan bu başarı bizi bu noktaya getirdi. Yoksa açıkçası PKK ile bizim mücadele ettiğimiz dönemde PKK’nın başa baş mücadele anlamında o zaman da ateş destek vasıtalarımız vardı, o zaman da helikopterlerimiz vardı, o zaman da savaş uçaklarımız vardı. Çok etkili bir şekilde kullanıyorduk ama o tim harekatında o kol harekatında bununla karşılaştığınız zaman bizim o temas dediğimiz bir iki üç dakikada olan olur ondan sonra zaten pozisyonlar alınır ve PKK sıyrılacaksa sıyrılır. Çatışma oturuncaya kadar üstünlük konusunda PKK’nın elindeki o hafif ve etkili olan silah ve teçhizat bizim açımızdan en önemli açmazlardan bir tanesiydi. Bunun dengesini sağladı Türk Silahlı Kuvvetleri, sadece bunun dengesini sağlamadı. Diğer ateş destek vasıtalarıyla da büyük muazzam üstünlüğe sahip oldu.

Şu an sürekli PKK’nın korktuğu şu; ben çıkarsam eninde sonunda beni yakalayacak ve vuracak onu biliyorum. Şu an diyor ki 24 saat tepede İHA dolaşıyor, SİHA dolaşıyor ve gördüğü an çakıyor. PKK’nın kafası bu. Bununla ilgili yaşamış olduğu son derece ağır bir travma var. Bu travmadan çıkamıyor. Bu bile muazzam bir etki, SİHA’lar üzerinden, savaş uçakları üzerinden sahayı sürekli olarak gözlüyorsunuz ve tespit ettiğiniz an vuruyorsunuz. Bunu en iyi bilen PKK ve buna dair karşı doktrin veya  karşıtlık psikolojisi geliştiremedi ve bir hedef de geliştiremedi. Şimdi ne yaptı? Suriye’ye yöneldi, ABD’nin himayesi, kıta Avrupa’sının himayesi, İran ile geliştirdiği iş birlikleri ve bize düşmanlık yapan Arap coğrafyasındaki ülkelerin geliştirmiş olduğu iş birlikleri. Bunlar üzerinden Suriye’de ve Irak’ta etki ve siyasallaşma üretmeye çalışıyor iş oraya kadar gitti.

Bir termal kamera veya silah üstü termal dürbün bizim zamanımızda yoktu. Vardı, yetersizdi. Gece görüşlerimiz vardı. O kadar kötüydü ki ve çok pahalıydı. Bir gece görüşü korkunç pahalıydı, şimdi Allah’a şükür hepsini yapıyoruz.

Termal kamera, mücadele alanındaki denklemi bozan bir tanesi kullanmış olduğumuz termal kameralardır ve silahların üzerine bu termal kameraların monte edilmiş ve silahın nişangahıyla birbirine entegre edilmesiyle kullanılmasıdır. Bunların hepsini önceden alıyorduk ve çok büyük paralarla alıyorduk. Şimdi kendimiz yapıyorduk, bütün askerlerimizin ihtiyacı olduğu kadar silahına monteli, çok iyi bir noktaya gitti.''

Abdullah Ağar, TSK'nın bugün kullandığı silahları kendi döneminde kullanılanlar ile kıyasladı

 

 

Yorum yapın