İnsansız hava araçları, yeni güvenlik konseptleri ve Türkiye

Çok hızlı ilerleyen sensör, haberleşme, mikro işlemci ve yazılım teknolojileri ile birlikte İnsansız Hava Araçları da geçtiğimiz 30 yılda son derece yüksek bir ivme ile gelişmiştir. Güvenlik alanındaki kullanım amaçları başlangıçta ağırlıklı olarak keşif ve gözetleme olan İHA’lar, sistemlerinin olgunluk seviyelerinin yükselmesiyle, 2000’li yılların başından itibaren gittikçe artan oranlarda muharebe görevlerinde de kullanılmaktadır. İHA’ların gelişimi güvenlik ve operasyon konseptlerinin de değişmesine ve gelişmesine yol açmış, bu araçlar önemli bir güç çarpanı olarak sahnede yer almışlardır. Halen daha operasyonel kullanım anlamında yeni uygulama pratikleri keşfedilmektedir.

Bu sektörde Dünya’daki en ileri iki ülkenin ABD ve İsrail olduğu kabul edilmektedir. Bu iki ülkenin ürünleri Dünya pazarında çok baskın bir şekilde yer almaktadırlar. ABD’nin MALE ve HALE sınıfındaki İHA’larının, ihraç kısıtlamaları sebebiyle, diğer ülkeler tarafından tedariği ve kullanımı ABD’nin kullanımına oranla bir hayli sınırlıyken, İsrail, kendinden uzak coğrafyalardaki ülkelere, herhangi bir ihraç kısıtlaması politikası olmaksızın satış yapmaktadır ve kendi güvenlik birimlerinin kullandığı sayıdan çok daha fazlasını ihraç etmektedir. Gerçekçi bir bakış açısıyla, Türkiye bugün İHA sektöründe bu iki ülkenin çok daha gerisindeyse de, 2000’li yılların başında filizlendirilen savunma sanayi politikaları ile, İHA sistemlerinin geliştirilmesi konusunda önemli sayılabilecek bir noktaya ulaşmıştır. Onbeş yıla yakın bir süreden beri sürdürülen çalışmalar sonucunda Taktik ve MALE sınıfında, otonom kalkış-uçuş-iniş yapan sistemleri geliştirip, ürünleştiren alt yapıya sahip vakıf şirketleri ve özel şirketler Türkiye’ye, hem kendi güvenlik konseptlerini geliştirme hem de bunları ihraç etme yönünde yeni alternatifler sunmaktadır.

İnsansız Hava Araçlarının (İHA) tarihi, sanılanın aksine, oldukça eskiye, neredeyse insanlı uçakların tarihi kadar eskiye, dayanmaktadır. Üç eksenli mekanik jiroskopları, elektrikli servoları ve radyosuyla modern anlamda ilk İHA kabul edilebilecek araç, Amerikan Donanması için 1918 yılında denenmiş bir hava torpidosudur 1. Bu meyanda, ilk insanlı uçağın uçuşundan kısa sayılabilecek bir süre sonra bir İHA’nın geliştirilmesi için gerekli teknolojiye ulaşılmış olması şaşırtıcıdır. 1930’lu yıllarla birlikte İHA’lar uçaksavar sistemlerinin testi ve eğitimleri için kullanılmaya başlamıştır. İlk seri üretim insansız hedef uçağı olan QQ-19’dan 1933 yılından savaşın sonuna kadar 48000 adet civarında üretilmiştir. Tespit amaçlı bir sensörün İHA üzerinde ilk defa kullanılması ise yine 2.Harp esnasında ABD Donanması tarafından başarılmıştır. Bu tespit sensörü, RCA firmasına ait bir televizyondur, aslen hedef uçak olarak görev yapan bir İHA’ya takılmış ve yeni ürün ile ‘kamikaze’ görevleri icra edilmiştir. Donanmanın o dönemin meşhur uçaklarından Avenger üzerine takılan kontrol sistemi ile 25 millik bir mesafeye kadar kontrol sağlanmış ve %33 gibi yüksek bir başarı oranıyla operasyonlar gerçekleştirilmiştir. Ancak harp döneminde geliştirilmiş en başarılı ve de meşhur İHA Almanların, uçak ile seyir füzesi arasında bir kategoride olan, V-1’idir. Toplam 25000 adet üretilen bu araç otonom uçuş kabiliyetiyle İHA segmentinde yeni bir devir başlatmıştır.

Kaynak: TASAM / Süha Dinçer & Sabit Ümit Ergin

Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayınız

Yorum yapın