İSO Savunma Sanayi Buluşmaları: Bir yerlileşme başarısı TUSAŞ

İSO'nun savunma sanayinin "milli ve yerli" yapısına katkı için düzenlediği "Savunma Sanayi Buluşmaları"nın dördüncüsü, "Bir Yerlileşme Başarısı: Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ)" başlığı altında gerçekleştirildi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan'ın ev sahipliğinde video konferans yoluyla gerçekleştirilen toplantıda, TUSAŞ'ın başarı hikayesi, yerlileşme sürecindeki tecrübeleri ve İSO ile iş birliği olanakları ele alındı.

TUSAŞ’ın faaliyetlerinin ve savunma sanayisindeki son durumun ele alındığı etkinliğe çok sayıda sanayici ilgi gösterdi. Yapılan konuşmaların ardından ağırlıklı olarak sanayicilerden oluşan izleyiciler, TUSAŞ yöneticilerine soru sordu.

"Güvenlik kaygılarının arttığı bir dönem"

Toplantının açılışında konuşan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, son yıllarda dünya genelinde maalesef jeopolitik gerilimlerin, terörün ve bunlardan kaynaklanan güvenlik kaygılarının artmakta olduğu bir dönemden geçtiklerini söyledi. Bu güvenlik arayışlarıyla birlikte savunma sanayiinin de bütün dünyada son dönemde üzerinde en çok konuşulan konulardan biri haline geldiğini belirten Bahçıvan, artık bu alanda yeni model arayışlarının, yeni iş birliklerinin ve yeni nesil tedarik stratejilerinin birçok ülkenin gündemini oluşturduğunu kaydetti. Bahçıvan, öte yandan, savunmaya yönelik yapılan harcamaların da dünya çapında bir artış gösterme eğiliminde olduğuna dikkat çekti. 

Dünyadaki sıcak çatışma bölgelerinin büyük bir bölümünün Türkiye’nin yakın ve komşu coğrafyasında yer aldığına işaret eden Bahçıvan, böyle bir küresel ortamda; Türkiye’nin sahip olduğu jeostratejik konum, güvenlik ve savunma konularının kendileri için çok daha önemli hale geldiğini belirtti. Bugün artık istikrarsızlıkların süreklilik kazandığı bu coğrafyanın ortasında bulunan Türkiye’nin güvenliğinin; her şeyden önce gelmesi gerektiğini vurgulayan Bahçıvan, içinde bulundukları coğrafyanın bu özel şartları göz önüne alındığında; etkin ve güçlü bir silahlı kuvvetlerin Türkiye için elzem olduğunu anlattı.

Yirminci yüzyıla damga vuran dünya savaşları sonrası tanık oldukları Soğuk Savaş döneminde Türkiye’nin savunmasının, milletimizi üzen bir şekilde önemli ölçüde dışa bağımlı olduğunu hatırlatan Bahçıvan, bugüne geldiklerinde savunma sanayinin son yıllarda ortaya koyduğu yüksek performanslı birçok gelişmeyi ulus olarak takdirle ve memnuniyetle karşıladıklarını dile getirdi. Bu gelişmelerde TUSAŞ’ın projelerinin payının da oldukça yüksek olduğuna değinen Bahçıvan, TUSAŞ’ın geliştirdiği taarruz helikopteri, insansız hava araçları, eğitim ve taarruz uçakları ve uydularını gururla takip ettiklerini ifade etti. Bahçıvan, yılbaşında faaliyete geçen, dünyanın tek çatı altındaki 4. büyük kompozit tesisi olma özelliğini taşıyan tesisinin de çok daha büyük başarılara vesile olmasını umduklarını iletti.

Dünyanın ilk 100 savunma sanayii şirketi sıralamasında 2020 yılında 16 sıra atlayarak 53. sıraya yükselen TUSAŞ’ın toplam cirosunun yüzde 40’ını AR-GE yatırımlarına ayırmasının bu başarının arkasındaki gücü ortaya koyduğunu belirten Bahçıvan, “Türkiye'de modern savunma sanayinin geliştirilmesi ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin modernizasyonu için çıkılan yolda, ülkemiz için en önemli husus: Savunma sanayimizde ‘Yerli ve milli üretim’ hedefidir” dedi.

Bahçıvan şöyle devam etti: 

“Yerlilik oranımızın yüzde 70’i geçmiş olması gurur vericidir. TUSAŞ ve sektördeki diğer değerli firmalarımız tarafından ortaya konulan özgün, yerli ve milli projeler ülke savunmasında büyük rol üstleniyor. Kendi motorunu, milli tankını, savaş gemisini, taarruz helikopterini, insansız hava araçlarını, füzesini ve uydusunu üretmeyi başaran Türkiye hepimizin gururudur. Bu gururun, sektörde faaliyet yürüten kuruluşlarımıza moral motivasyon açısından ne kadar önemli bir etki yaptığını buradan özellikle ifade etmek isterim. Bizler de İstanbul Sanayi Odası olarak, üyelerimiz olan nitelikli sanayi firmaları aracılığıyla İstanbul’un önemli bir savunma sanayi üretim merkezi olması için çalışmalarımızı her geçen gün daha etkin bir şekilde sürdürüyoruz. Paydaşı olduğumuz, SAHA İstanbul Savunma, Havacılık ve Uzay Kümelenmesi’ni de bu hedef doğrultusunda çok önemli buluyoruz.”

'Üstümüze düşen görevi yerine getirmeye hazırız'

Savunma sanayinde ana tedarikçi olan firmalarımız ile alt yüklenici olabilecek firmaların iş birliklerinin, birlikte çalışma kültürü ile sanayiinin gelişmesinde çok değerli bir kaldıraç olduğunu belirten Bahçıvan, “Biz İstanbullu sanayiciler, savunma sanayimizin millileştirilmesine yönelik üzerimize düşen görevi yerine getirmeye, bunun için gerekli iş birliklerini geliştirmeye, daha etkin ve sonuç odaklı hale getirmeye hazırız” dedi.

Bahçıvan daha sonra sözü buluşmanın konuğu olan TUSAŞ Genel Müdürü Prof. Dr. Temel Kotil’e bıraktı. Kotil yaptığı konuşmada TUSAŞ’ın faaliyetlerinden bir sunum eşliğinde ayrıntılı olarak bahsetti. Meksika’nın uçak yapısalı ve uçağın meydana geldiği komponentlerin üretiminden 10 milyar dolar ciro elde ettiğini belirten Kotil, TUSAŞ olarak ise 3 milyar dolarda kaldıklarını söyledi. Dolayısıyla gidecekleri yol ve alabilecekleri pazarın olduğunu anlatan Kotil, dünyada Fas gibi ucuz işgücünün olduğu ülkelere bu üretimlerin kaydığını anlattı. TUSAŞ’ın bu farkı kendi başına kapatamayacağını dile getiren Kotil, sanayicilerin katkılarıyla bunu başarılabileceğini kaydetti. Kotil bu yüzden İstanbullu sanayicileri teşvik etmek istediklerini ekledi. 

Helikopterde kullanılan, örneğin presleme sisteminin otomobilde kullanılandan çok daha hassas olduğunu ifade eden Kotil, savunma sanayinin sadece kendisine değil ülke sanayisine de sofistike sistemleri getirerek hizmet ettiğini vurguladı. TUSAŞ’ın Airbus, Boeing ve Skorsky gibi firmaların hepsine ürün çıkaran otorite bir firma olduğunu belirten Kotil, ancak Türkiye’deki savunma sanayi ekosisteminin geliştirilebilmesi için yurt dışından daha çok iş getirebilmeleri gerektiğinin önemine değindi. Kotil, bu konuda bir çalıştay yapılabileceğini ve yardımcı sanayi ile çalışsalar bile köklü bir değişim sağlamanın mümkün olduğunu anlattı. 

Havacılıkta ağırlıkların minimum olduğunu dolayısıyla hesaplamaların maksimum ve hassas analizlere dayandığını belirten Kotil, ciddi sayıda mühendis kullandıklarını ve bu sayının 4 bin olduğunu, kendilerinin ise 10 bine çıkmak hedefinde olduklarını aktardı. Mühendislik şirketlerine dışarıdan iş verdiklerini ve ellerindeki mühendislerin zaman zaman sayı olarak yetersiz kaldığına işaret eden Kotil, üniversiteden yeni mezun mühendislerin fonksiyonel olamadığını, üç yıl yetiştirilmeleri gerektiğini vurguladı. Türkiye’ye insan kaynağı kazandırdıklarını ama daha çoğuna ihtiyaç duyduklarını söyleyen Kotil, İSO ile insan kaynağı yetiştirmekte sinerji üretmek istediklerini, aceleleri olduğunu ve insan kaynağının yetmediğini ekledi.

TUSAŞ'ın genel yapısı

TUSAŞ’ın genel yapısı ile ilgili bilgiler de aktaran Kotil, TUSAŞ’ın 1974’te Kıbrıs Barış Harekatı sonrasındaki ambargo ile kurulduğunu belirtti. 2005 yılında TAI’nin de tamamen yerli hale geldiğini dile getiren Kotil, kendi özgün ürünleri olan bir şirket olduklarını iletti. Kotil, özel şirket statüsünde olduklarını ve böylece çok çabuk hareket edebildiklerini dile getirdi. Kotil, TUSAŞ’ın ortaklık yapısında Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı’nın yüzde 54,49, Savunma Sanayii Başkanlığı’nın yüzde 45,45 ve Türk Hava Kurumu’nun 0,06 payı olduğu bilgisini verdi. IDEF fuarında Brezilya’dan gelen yetkililerin kendi yapılarını görünce büyük ölçüde takdir ettiklerini aktaran Kotil, çok orijinal bir yapı kurduklarını ve bu yapının adeta başarıyı mecbur kıldığına işaret etti. Kotil, çalışanların olduğu kadar oluşturulan bu ekosistemin katkısının daha da fazla olduğunu ekledi. 

Antalya’da da bir merkez açacaklarını belirten Kotil, buraya gitme nedenlerinin tecrübeli mühendisleri buraya çekmek olduğunu söyledi. “Savunma sanayinde yol almak için gerekirse Antalya’ya gerekirse Antartika’ya gideceksiniz” diyen Kotil, tesislerini de büyüttüklerini ve birçok alt şirket kurarak bunları ortaklıklara devrettiklerini dile getirdi. Yurt dışında da yapılanmaları olduğunu hatırlatan Kotil, bunlar büyük yatırım değilse de dünyada ne olduğunu bildiklerini ve yeni gelişmeleri takip ettiklerini anlattı. 

'Öğrencilerin ayağına gidiyoruz'

Olabildiğince üniversitelerin içinde fiziksel olarak da yer aldıklarını anlatan Kotil, öğrencileri üçüncü ve dördüncü sınıftayken işe aldıklarını ve bin kişiyi yarı zamanlı çalıştırdıklarını belirtti. Üç yıldır çalışan bu mekanizma ile öğrencilerin işi öğrendiğini vurgulayan Kotil, üniversiteler olmadan üniversite-sanayi iş birliğinin olamayacağını ifade etti. Öğrencinin ayağına gittiklerinin altını çizen Kotil, bütün sanayicilerin böyle yapması gerektiğini ekledi. Yurt dışında ve özellikle Almanya’da çok küçük yaşlarda torna tezgahında öğrencilerin işe başladığını anlatan Kotil, Türkiye’deki yeni modelde de üniversitede okuyan gençlerin artık sanayide çalışabildiğini ve SGK’sının üniversite tarafından karşılandığını hatırlattı. Almanya’nın bu konudaki başarısının öğrenci okurken sanayicinin çok büyük işlemler yapmaması olduğunu dile getiren Kotil, artık sadece okula gidilen öğrenciliğin olmadığını, öğrencilerin okuldayken işe başlaması gerektiğini vurguladı.

Sanayiye işçilik olarak 100 milyon dolarlık iş verdiklerini, uçak yapısalı ile ilgili yarım milyar dolar ciroları olduğunun bilgisini veren Kotil, bunun artması için büyük küresel firmaların da masaya gelmesi gerektiğini kaydetti. Yerlileştirmenin önemli olduğunu ve 5. nesil savaş uçağı olan Milli Muharip Uçak Projesi’nin en önemli projeleri olduğunu aktaran Kotil, ülkenin bekası için bunun yüzde 100 yerli olması gerektiğini belirtti. Motor ve alüminyum gibi parçaları bulamadıklarını ve Amerika ve Almanya gibi ülkelerden ekipman kullandıklarını dile getiren Kotil, seri üretime geçtiklerinde bunların hepsinin yerli ve milli olacağını ifade etti. 

Kotil, “İstanbul ve İSO bizim için oldukça önemli. Sektördeki sorunumuz, savunma sanayinin büyük hacimlere ulaşamaması. Ayda iki milli muharip uçak, iki tane ATAK helikopteri üretince ciro küçük oluyor ve orada bir yerli sanayi oluşmuyor. Sanayiciyi resme çekemiyoruz. Büyük firmaların dışarıdan piyasaya girmesi gerekiyor. Örneğin dünyada fırlatma koltuğu üreten üç şirket var. Türkiye kendi fırlatma koltuğunu yapamazsa milli uçak yapması mümkün değil. Ama ayda iki fırlatma koltuğunu kim yapacak? Buradaki kritik nokta, özel ürünleri üretebilmek. Sanayicilerimizin bu konuya odaklanacağı mekanizmaları bulmamız gerekiyor” şeklinde konuştu. 

Yaz stajı için 12 bin başvuru

Ardından TUSAŞ’taki yaz stajı hakkında bilgi veren TUSAŞ Ar-Ge ve Prototip Genel Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Fahrettin Öztürk, yaz stajına 12 bin başvuru aldıklarını söyledi. Stajyer mühendis programının oldukça başarılı ilerlediğini ve üçüncü sınıfta bünyelerine kattıkları öğrencileri TUSAŞ personeli gibi çalıştırdıklarını belirten Öztürk, onlara mühendislik formasyonu vermek ve kariyer planlarını çizmek istediklerini ekledi. En az haftada bir gün misafir ettikleri öğrencilerin sigortalarının üniversiteler tarafından karşılanırken kendilerine de bir ücret ödendiğini anlatan Öztürk, TOBB ETÜ gibi özel üniversitelere yönelik özel uygulamaları da olduğunu belirtti. Bu öğrencilerin bitirme tezini savunma ve havacılık üzerine yaptıklarını vurgulayan Öztürk, öğrencilerle ilişki kurma anlamında önemli bir program olduğunu ekledi. 

Sonrasında izleyicilerden gelen sorular TUSAŞ Genel Müdürü Prof. Dr. Temel Kotil ve TUSAŞ Ar-Ge ve Prototip Genel Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Fahrettin Öztürk tarafından yanıtlandı. 

Yorum yapın