Offset – yerli katkı neden önemli?

Offset, ithalatı yapılan bir ürünün alımı sırasında; alım yapan ülkenin teknolojik yeteneklerinin ve bilgi birikiminin artırılması gibi hedeflerle bazı işlerin veya hizmetlerin alım yapan ülkeye verilmesine yönelik yükümlülüklerdir. Örnek olarak bir havayolu şirketi büyük miktarda uçak alımı yaptığında, bazı imalat kabiliyetlerinin alım yapan ülkenin imalatçılarına aktarımı sözleşmenin ilgili yükümlülüklerinde yer alabilir.

Offset kapsamındaki işler o projeyle ilgili olacağı gibi başka işlerle veya projelerle de ilgili olabilir. Offset, teknoloji transferi için kullanılan en önemli araçlardan birisidir. İşi en iyi öğrenmenin yolu yaşayarak, tecrübe ederek ve anlayarak yapmaktır. Bu en verimli ve en hızlı öğrenme yoludur. Offset örtük bilgisinin elde edilmesine imkan sağlar.

Bugün ülkemizde savunma sanayii için yapılan alımlarda, Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB) politikaları sayesinde offset imkânı önemli ölçüde sağlanmaktadır. Bu tür offset çalışmaları sayesinde; yerli sanayi firmalarının imkân ve kabiliyetlerinin kullanılması, üretilen ürünlerin ihracatı sağlanarak uluslararası rekabet gücünün artırılması, teknolojik işbirliklerinin oluşturulması, yeni yatırımlar ve Ar-Ge faaliyetleri gerçekleştirilebilmektedir.

Alım sırasında yapılacak ithalata karşılık offset kapsamında; yerli üretim, teknoloji ve sermaye transferi ve teknik eğitim gibi faaliyetler sözleşmeye eklenmektedir. Yaklaşık olarak dünya ticaretinde offset miktarı %10’lara yaklaşmıştır. Offset, gelişmiş ülkeler dahil birçok ülke tarafından uygulanmakta olup yakın gelecektede bu oranın daha da artacağı öngörülmektedir.

Son yıllarda BAE, Suudi Arabistan gibi ülkeler dahi askeri, sivil her türlü alımlarında offset talep etmeye başlamışlardır. Aslında buradaki en önemli husus offset’in gerçek manada ülkeye neler kazandıracağının farkında olmaktır. Bir ürünü offset’siz çok daha ucuza alabilirsiniz, fakat sadece kullanıcı olursunuz. Onun idamesinde harcayacağınız para o ürünü çok daha pahalı hale getirir.

Öğrenmek için çok yüksek miktarlarda para harcasanız dahi, offset ile elde edilecek kazanımların yerini hiçbir şey alamaz. Offset’i hepimizin bildiği bir tabiri biraz değiştirerek şöyle de anlatabiliriz: “senden balık alıyorum, ama bana balık nasıl tutuluyor onun bazı inceliklerini de öğretirsen alırım.”

Offset konusunda farkındalık oluşturulursa, elde edilecek kazanımlar ülke gelişimine çok ciddi oranda katkı sağlayabilecektir. Offset kapsamında alınacak işlerin niteliğine çok dikkat edilmelidir. Nitelikli ve kapsamlı işler ülkemizin gelişimine ve teknolojik gücüne ivme kazandıracak ve ilerlememizi hızlandıracaktır.

Çok sıradan olan ve döviz girdisi dışında önemi bulunmayan projelerin seçilmemesine dikkat edilmelidir. Offset’in sağlıklı uygulanabilmesi için bu konuda kamu farkındalığı arttırılmalı, yurtdışı menşeili büyük projelerde devletin kabul ettiği bir offset oranı belirlenmelidir.

Devletimizi yönetenlerin büyük askeri veya sivil projelerde bu konuyu mutlaka gündeme almaları gerekmektedir. Konunun iyi anlaşılması ve iyi uygulanması için faaliyet alanlarına göre komisyonlar kurulmalı ve sözleşme yapılırken bu komisyonların görüş ve önerilerine göre offset talepleri oluşturulmalıdır. Büyük alımlar yapıldığında satış yapan firmalar bu konuya pozitif yaklaşmak zorunda bırakılmalıdır. Eğer ne istediğimizi iyi bilirsek, bize fayda sağlayacak projeleri offset yükümlülükleri ile alma imkanımız ortaya çıkacaktır.

Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, offset yükümlülüklerini ülke içerisinde kullanan firmaların belirlenmesi adımıdır. Bu aşamada potansiyeli olan ve gelişim sağlayacak firmalara öncelik verilmelidir. Tabi dikkat edilecek çok önemli bir husus da işi bir eko sistem içinde birlikte çalışmayı deneyimlemiş ve beraber çalışma kültürüne sahip olan firmalara vermek olmalıdır. Her biri ayrı bölgede, birbirinden habersiz ve ilgisiz firmalarla çalışılmamalıdır. Amaç bu offset imkanı ile firma ve firmaların daha iyi, gelişmiş bir seviyeye taşınması olmalıdır.

Offset ile iş alan bir firma mutlaka bir üst lige çıkmalı ve offset’i veren ülkede iş alma potansiyeline ulaşmalıdır. Bu seviyeye gelebilmek için de firmanın iyi hazırlanması ve işi yapabilecek kabiliyetlere sahip olmak için gereken eğitimleri alması şarttır. Aksi olduğunda, işi alan firmalar insan kaynağı yetiştirme konusunda gereken adımları atmadığında offset amacına ulaşamaz.

Günümüzdeki gelişmeleri dikkate aldığımızda ve havacılıktaki geldiğimiz noktaya baktığımızda offset’in öneminin büyüklüğü anlaşılacaktır. Ancak halen ülkemizde bazı alanlarda bir kısım çevrelerce bu konunun önemi göz ardı edilebilmekte ve offset vermek istemeyen büyük firmaların tezlerini savunmaktadırlar.

Bu menfi yaklaşımdan bir ölçüde kaçınmak için bu konuya offset yerine yerli katkı, milli katılım, sanayi katılımı çeşitli isimlerde verilmektedir. Offset veya yerli katkı vermek istemeyen firmaların körüklediği bu yaklaşımlar başlıca, offset pahalıdır, sürekliliği yoktur ve teknoloji getirmez söylemleridir ve bu söylemle malasef sadece hızlı alım düşünen, bütünsel ülke çıkarı gözetmeyen alım ile ilgili yetkililerce de savunulmaktadır.

Öncelikle sivil havacılık uygulamalarında bunun doğru olmadıgı örnekler vererek rahatlıkla gösterebiliriz. Sivil havacılıkta şimdiye kadar offset dahi olsa bütün işler rekabet koşulları altında verilmektedir, offset – yerli katkı verecek firmaya ilave maliyet getirmesi mümkün değildir ve ayrıca tedarik zincirini çeşitlendirerek aksine ilave faydalar da sağlamaktadırlar.

Ülkemizde 90 yılların sonlarında kurulmaya başlayan sivil havacılık üretim alt yapısı sivil ve askeri alımlar karşılığı BOEING ve AIRBUS’tan alınan offset iş paketleri sayesindedir. Şu anda mevcut savunma ve havacılık sanayi ihracatının yaklaşık % 40’dan fazlası bu offset – yerli katkı anlaşmalarının sonucudur. Halen bugüne kadar yaklaşık 20 yıldır devam eden ve edecek olan bu iş paketleri, hem offset pahalıdır ve sürdürülebilir değildir diyenlere en güzel cevaptır.

Offset – yerli katkı teknoloji getirmez söylemine gelince; offset kapsamında alınan işler, oluşturulan alt yapı sayesinde uçak yapmayı öğrenmiş bulunmaktayız. Temeller bu kapsamda atılmış ve gelişmeler sağlanmıştır. Kompozit ve metalik üretim teknolojileri alt yapısı kurulmuş ve geliştirilmiştir. Yoksa doğrudan uçak yapmaya başladığınızda hem maddi hem de bilgi birikimi insan kaynağı anlamında yetersizlikler ortaya çıkmaktadır.

Yapılan tasarımlar ve testler sonucunda, AIRBUS, BOEING ve LEONARDO gibi firmaların tasarım ve ürün geliştirme kültürü öğrenilmekte ve bu birikimler yeni projelerde kısmı olarak uygulanmaya çalışılmaktadır. Yoksa bu kültürü almadan ve tecrübe kazanmadan mesafe almak oldukça zor olmaktadır. Konuyla ilgili örmekler sayılamayacak kadar çoktur, en güzel iki örnek F16 ve ATAK projeleridir. Bu projeler TUSAŞ’ın kabiliyetlerinin gelişmesine ve güçlü bir havacılık şirketi olmasına çok büyük katkı sağlamıştır. Bu projeler olmasaydı bugün HÜRKUŞ ve GÖKBEY gibi projeler mevcut konumuna ulaşamazdı.

Son olarak offset konusu usta – çırak ilişkisine benzetilebilir.

Usta çırağına adım adım işi nasıl yapacağını öğretir. Devamında ise çırak yavaş yavaş işi öğrenir ve sahiplenir. Öğrenme, yaparak ve bir uzman rehberliğinde gerçekleştiği için unutulması oldukça zordur. Bu öğrenmenin mutlaka pozitif çıktıları olacaktır. Yeni çalışmalar yapılırken bu bilgi birikimi ve deneyim kolayca kullanılabilecektir. Profesör ile onun yetiştirdiği doktora öğrencisi örneği gibi, o doktora öğrencisi günün birinde profesörün yerini alacak işleri daha ileriye götürebilecektir. Offset konusu bizim gibi gelişimi hızlı olan ülkelerde çok büyük öneme sahiptir. Biz gelişmemizi sağladığımızda bile yine konu önemini yitirmeyecektir.

Bu sefer biz diğer ülkelere ürün sattığımızda; offset kapsamında iş ve proje verir duruma geleceğiz. Bu yapıyı oluşturduğumuzda bizim de iş alma potansiyelimiz artacaktır. İşin özü, offset günümüz ticaretinin ayrılamaz bir parçası haline gelmiştir. Bu husus göz ardı edilmemeli ve ülkemize sağlayacağı yararları artıracak şekilde doğru kullanılmalıdır.

Kaynak: Haber.aero / Şükrü Çetinoğlu

Yorum yapın