Abdullah Ağar: 'Bir SİHA'nın etkisi, bir komando taburunun etkisine denk geliyor'

Terör ve güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, son yıllarda Türk savunma sanayiinde yaşanan gelişmenin, Türkiye'nin yurt içinde ve dışında düzenlediği operasyonlara olan etkisi hakkında Defensehere'a açıklamalarda bulundu.

"PKK teröristlerinin uygulamış olduğu gerilla doktrini şöyle bir sonuç üretiyordu. Kendi istediği yerde, kendi istediği zamanda, kendi istediği şekilde temasa giriyor. Eğer bu şartları koşulları elde edemiyorsa, çatışmaya girmiyor, kaçıyordu veya uzaklaşıyordu. Şimdi bu kendi içinde son derece yorucu bir mücadele denklemini de beraberinde getirdi.

Elimizden gelenin en iyisini yaptık. Teröristlerin kullanmış olduğu teknik ve taktiklere karşı, teknik ve taktikleri uyguladık ama bunun bedeli bize açısından son derece ağır oldu. Yani şehit verdik, gazi verdik ve yıllarımız dağda geçti.

156 gün Cudi dağının tepesinde durduğumu bilirim

Ben 156 gün Cudi dağının tepesinde durduğumu bilirim. Yani baharda çıkıp, kış ve kış yağmurları, kar yağmaya başladığı zaman inmiştik. 156 gün, 5 ay. Bütün sezonu o şehirde geçiriyorsunuz.

3 ayda 4 şehir değiştirdiğimizi hatırlıyorum. Yani dağdan dağa, dağdan dağa hep gezici birlikler, komando tugayları tabii.

Dedik ki Irak’ın kuzeyinde, yuvaları var. Harekâtlar yaptık, ama harekâtlar kalıcı olmadığı için, en büyük sıkıntı bizimle ittifak eden veya müttefik olan güçlerin, PKK’ya karşı beslemiş oldukları sempati ve sağlamış oldukları asimetrik destek. Haber uçuyordu.

Özellikle çekiç güçlü dönemlerinde, şimdi bu son derece önemli anlatılması gereken bir dönemdir, aslında. Bizim terörle mücadelemizi, çekiç güç nasıl etkiledi. Şimdi ellerindeki hava ve keşif araçlarını çok net bir şekilde kullandılar. Bize karşı kullandılar. Kimler, müttefiklerimiz! Yani PKK, bir terör örgütü olarak kabul edildi ama desteklendi, asimetrik olarak.

Biz dönem dönem bunlarla ilgili sayısız ispat yakaladık, bildirdik. Yani bir çatışma alanında inen Skorsky helikopterleri. Skorsky helikopteri bir bizde var birde Amerikalılarda var, başka kimsede yok ki. Şimdi böyle çok ilginç, çok çarpıcı fotoğraflarla karşı karşıya kaldık.

Bu sürecin içerisinde bizim en büyük zafiyetimiz PKK’ya karşı üstünlük sağlayabileceğimiz, teknik anlamda yani havasal anlamda araçlarımız yoktu, neyimiz vardı; F-16’larımız, F-4’lerimiz vardı. Kullanmış oldukları mühimmatlar, nokta atışı yapamıyordu.

Beni vur diyen arkadaşlarla karşı karşıya kaldık

Öyle anlar ile karşı karşıya kaldık ki, yani beni vur diyen arkadaşlarla karşı karşıya kaldık. Yani PKK ile girmiş birbirine mücadele ediyor, devletin ve milletin onurunu kurtarmak gibi bir temel refleksi var, diyor ki beni vur. Şimdi nokta atışı yapamayınca, aradaki mesafe ile ilgili tehlikeli bölge, tehlikeli yakınlık gerçekleşmeyince şimdi bu noktada özellikle keşif gözetleme ve tespitten sonra havadan imha, bu konulardaki yaşamış olduğumuz zafiyetler bizim yıllarımıza damgasını vurdu. Bu üstünlüğü hiçbir zaman sağlayamadık.

Ne zaman ki özellik bu ABD ve İsrail’in Heron, o zamanlar SİHA bile yok. İstiyoruz ki sadece tespit edelim yerlerini, ellerinde böyle bir imkân var, siz müttefikimizsiniz. Bunları kullanalım, en azından nokta operasyonları yapalım. Bunları bu şekilde imha edelim, yani operasyonlarımız boşa çıkmasın. Böyle bir tema şeyimiz var. O dönemlerde sayısız manipülasyonla karşı karşıya kaldık ve Türkiye bu anlamda çok istismar edildi açıkçası.

Bunun sonrasında Türkiye kendi arayışıyla beraber İHA’ları, SİHA’ları mücadelesine dâhil etti. Sadece onları değil, İnsanlı Keşif Uçaklarını (İKU) da dâhil etti. Bu konu da gelişen teknolojiler, bununla ilgili gelişen konsept ve doktrin; Türkiye’yi terör ile mücadele de çok farklı bir yere taşıdı.

Bir SİHA'nın etkisi, bir komando taburunun etkisine denk geliyor

Şu an kuvvet çarpanı olarak kendisini gösteren bir SİHA şuan komando taburu. Hatta şöyle bir cümle kurayım, bir SİHA uçan bir komando taburudur. Bu benzetmeyi çok rahatlıkla yapabiliriz.

Bir komando taburuna denk gelen bir kuvvet çarpanıdır, bir SİHA. Yani bir komando taburunun üretmiş olduğu sonucu, bir SİHA tek başına üretebiliyor ve risksiz. Risksiz derken, can kaybı olmuyor, şehit vermiyorsunuz.

PKK şimdi 2020’yi sözde havacılık yılı ilan etti. Onlarda aslında DEAŞ’tan öğrendikleri ve öğretilen bir takım teknik ve taktikler, sağlanılan imkânlar ile birlikte, işte drone’ları, paramotorları, model uçakları sonra balonları kullanmaya çalıştılar, denediler. Bunlar üzerinden bir etki üretmeye çalıştılar, kendilerince silahlandırmaya, bomba monte ettiler, patlayıcı yüklediler. Böyle şeyler yapmaya çalıştılar. Dengeleyebildiler mi hayır dengeleyemediler ama ne yaptılar, canımızı yaktılar.

PKK’nın temel eğilimi, bir denge üretmekten ziyade üretmiş olduğu taktiksel eylem yani stratejik eylem diyorlar, bunlarla beraber karar vericilerin ve kamuoyunun zihnine sızıp, kendi istediği kararların verilmesini sağlıyorlar.

Allah’a şükür gerek Mehmetçiğimizin dikkati, gerek kendi başarısızlıkları ve çuvallamaları bu işte istedikleri seviyeye gelemediler. Ama deniyorlar, bununla ilgili drone akademisinin falan süslü cümleleri var.

Bununla ilgili en son paramotorlar ile ilgili karşılaştık. Hatay ve Amanos'larda. Bunları deneyecekler. Sonuçta PKK Türkiye’ye karşı üretmiş olduğu tehdidi devam ettirdiği sürece, bu tür çarelerin peşine düşecek. Yani onun için şöyle de bir temel özellik var; bir etki ortaya koyuyor, o etkinin siz zararını görünce bir tek alanda üretmiş olduğu bu etkiye, bir mücadele aldı.

Yaklaşık 350 milyon km2’de bir tedbir geliştirmek zorundasınız. Çünkü sonuçta Mehmetçik’in şehit olmaması gerekiyor. Bu PKK gelişimi için demiyorum, bu ne demek sizin ekonomik olarak yorulmanız, buna konsantre olmanız, arayış üretmeniz, bu kimdeyse ona taviz vermemek demek, bir sürü şeyi var bu işin. Yani kendine özgü geliştirmiş olduğu denklemler var.

Kendi milli savunma sanayiimizin terör ile mücadele alanlarına dâhil olması bizim açımızdan hayatidir. Özellikle SİHA’lar, İHA’lar, İKU’lar üzerinden ortaya konulan gelişme bunu sahada bir etkiye dönüşmesi ve sadece onlar üzerinden değil, onlarla entegre olmuş üst hava sistemleri yani savaş uçakları, karasal ateş destek vasıtaları ve operasyon güçlerinin yönetilmesi ve yönlendirilmesi, hepsi bir araya gelince, muazzam bir etkiye dönüştü ve bunun sonucunda şuan PKK Türkiye’de kolu kanadı kırıldı. Sayıları 320’ye kadar düştü ve her geçen gün eriyorlar. Büyük bir moral bozukluğu aslında PKK açısından, yani ana hedef PKK için Türkiye. Böyle bir ülkede, büyük bir etkisizlik, büyük bir başarısızlık hedef anlamında büyük bir bağ bozumu demek, başaramadı demek. Suriye’de başardı, doğru. Irak’ta çok önemli inisiyatifler elde etti, doğru. Ama asıl hedefte başarısızlık var. Yani şimdi kendi içinde bir takım gerekçeler üretiyor, ama Türkiye’de başaramadı.

Abdullah Ağar: 'Bir SİHA'nın etkisi, bir komando taburunun etkisine denk geliyor'

 

Yorum yapın