Abdurrahman Yavuz Güvenlioğlu Türksat anılarını anlattı

Kurumlarda tıpkı canlılar gibi doğar, emekler, yürür, gelişir, büyür ve en nihayetinde zamanı geldiğinde ölürler. Canlıların yaşama döngüsü hücrelerse kurumların yaşama döngüsü personelleridir. Liyakat ve ehliyet sahibi personeller kurumları bir yerden bir yerlere taşırlar.

Şirketimiz Türksat'ın kurulma evresinden gelişme dönemine kadar mesai yaptığımız yol arkadaşlarımızla, abilerimizle hatıralarla Türksat yazı dizimizle geçmişi yad edeceğiz.

Bu ayki konuğumuz Abdurrahman Yavuz Güvenlioğlu. İlk öncelikle kendisi yoğun mesaisinde bendenizin röportaj teklifini kırmadığı için Öz İletişim İş sendikası adına çok teşekkür ederim.

Abdurrahman Yavuz Güvenlioğlu'nu bizler tanıyoruz, tanımayan arkadaşlarımız var. Kısaca kendinizden bahsedermisiniz ? Türksat'ta çalışmaya ne zaman başladınız ? Görevleriniz neydi ?

– Balkan göçmeni bir ailenin ferdi olarak 1972 yılında Ankara’da doğdum, evli ve 3 çocuk babasıyım. Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Teknolojileri ve Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümü mezunuyum. 2005 yılında Türksat’ta kurucu Genel Müdürümüz Osman Dur’un daveti üzerine 10 yıllık ticari tecrübenin ardından, çok samimi ve heyecanlı bir ekibin içerisinde İdari ve Sosyal İşler Müdürü olarak işe başladım. Aradan kısa süre sonra Kablo TV’nin Türksat’a geçiş kararı ile birlikte Türk Telekom’da devir sürecinde görevlendirildim. Küçük bir ekip olarak devir sürecinde çok güzel günler geçirdiğimizi hatırlıyorum. Şunu belirtmek isterim ki bu süreç bizler için muhteşem bir tecrübeydi. Süreç tamamlanınca Kablo TV İçerik Müdürü olarak görevime devam ettim. 2011 Kasım ayında Türksat'tan ayrılıncaya kadar birimde görevime devam ettim.

Ardından TTNET’te Tivibu Direktörü ve eş zamanlı olarak Satın alma Direktörü olarak İstanbul’da göreve başladım. Telekom-Avea-TTNET şirketler birleşmesinde TTNET’i temsilen yönlendirme komitesi üyeliğinde bulundum. Daha sonra tek çatı altında birleşen Türk Telekom’da Destek Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı olarak görev verildi. 6 yıl çalışma dönemim sonrasında Türk Kızılay’ına geçiş yaptım. Burada da kurumsal dönüşüm projesinde Genel Müdür yardımcısı olarak 2 yıla yakın görevde bulunduktan sonra savunma sanayiimiz alanında Dünya’da ilk 100 şirket arasında olan STM A.Ş.’ye yöneticilerimizden müsaade alarak geçiş yaptım. Özellikle belirtmek isterim ki, Türk Kızılayımızda da gönüllü olarak çalışmaya devam ediyorum. STM A.Ş’de 1,5 yıldır Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyorum.

Türk Telekom’a geçiş sürecinizi anımsıyorum. Bir taraftan şahsınız için çok sevinmiştim. Bir taraftan da hüzünlenmiştim. Duygu dolu bir mail ile veda etmiştiniz ? Türksat'taki bu samimiyet başarıyı mı getirdi ?

Mekânları güzel kılan insanlardır. Şirketler içinde böyledir aslında. Globalleşen dünyada her alanda başarının, ekip olarak profesyonellik ile beraber samimiyetle mümkün olduğuna inanan biriyim.

Türksat’ın ilk yıllarını şöyle bir düşünecek olursak; yeni stratejik bir şirket kurulmuş, eski çalışanların neredeyse tamamı gitmiş ki teknik olarak operasyon riski olan bir işten bahsediyoruz. Uydudan kabloya ilk Türksat çalışanları olarak sizleri bekleyen ve üstesinden gelip gelemeyeceğiniz belli olmayan bir sürü riskli işler bulunduğu bir ortam. Bunca riske rağmen sorunsuz bir geçiş dönemi ve sonrası bu başarıları nasıl sağlayabildik diye geriye dönüp baktığımda; samimiyet ve ekip ruhu ile bütünüyle birbirimizi tamamlamamız olduğunu görüyorum. Sanırım bu yüzden, içtenlik ile nezaket birleşmedikçe 'zerafet', yetenek ile iş birliği birleşmedikçe ‘marifet’ meydana gelmez diyorlar.

Şayet burada bir başarı hikâyesinden bahsedilmesi gerekiyorsa; bu başarı o dönemde birlikte hareket edebilmeyi bilen, herkesin birbirinin eksiğini memnuniyetle tamamlayan, hiç şikâyet etmeyen, aksine her türlü zorluğa rağmen özverili çalışan tüm ekip arkadaşlarımıza aittir.

Zarafetin ve marifetin bulunduğu böyle bir ortamda, gerçek dostluklara dönüşmüş 7 yılın ardından Türksat hayatımı bırakıp, İstanbul’a TTNET’e geçmek benim adıma gerçekten çok zor oldu. İfade ettiğiniz veda mailimde bu nedenle can-ı yürekten atılmış bir dost mesajıydı.

Türksat, TÜRK TELEKOM , KIZILAY ve Yeni görev yeriniz SAVUNMA TEKNOLOJİLERİ MÜHENDİSLİK TİCARET A.Ş. mesainiz hep stratejik kurumlarda oldu. Her kurumun kurum kültürü var. Arada farklar var mı ? Daha da soruyu açar isek siz işiniz gereği yurt dışı seyahatleri yapıyorsunuz, yurt dışındaki kurumları da dışarıdan gözlemliyorsunuz. Kurum başarısı nerede gizli, başarılı olmak için verilen hedeflere ulaşmak için ne yapılmalıdır?

Türk Telekom, Türk Kızılay ve STM’de ifade ettiğiniz gibi çok farklı kültürlere sahipler, ancak küreselleşmeden kaynaklı en önemli ortak noktaları verimlilik. Çalışanına değer veren, onlara ciddi yatırımlar yapan, buna karşılığında da daha acımasız bir anlayışla performans ve iş çıktılarına bakan, bunlara göre de çalışanları hakkında olumlu/olumsuz işlem yapabilen kurumlar diye söyleyebilirim.

Bildiğiniz gibi son yıllarda küreselleşmenin doğal sonucu olarak; şirketler uluslararası piyasaya açılmak zorunda kaldılar. Dolayısıyla Dünyanın farklı bölgelerinde faaliyet gösteren çok uluslu işletmeler hâline geldiler. Bu kapsamda artık aynı organizasyonda farklı kültürlere mensup çok sayıda çalışan bir araya geliyor. Dolayısı ile çalışanların kültürleri bakımdan oldukça renkli ve karmaşık bir yapı kazanan organizasyonlarda, yöneticilik yapan ve yapacak olan kişilerin işleri de, geçmişe kıyasla daha karmaşık ve sürekli değişken bir hâl aldı.

Genel olarak ülkemizde kurum kültürü, bir kurumda var olan ve yeni gelenlere öğretilen ortak kurallar ve değerler bütünü olarak algılanıyor. Dolayısı ile bugüne kadar bu yanlış anlayış şirketlerimizin kendilerini küreselleşen dünyada hızla ilerlememizde engel olduğunu düşünüyorum. Ancak son yıllarda özellikle savunma sanayimiz başta olmak üzere Devletimizin uluslararası arenada daha güçlü Türkiye vurgusu ile çok daha etkin olmasından kaynaklı, birçok kurumumuzda bu anlayışın artık değiştiğini gözlemliyorum.

Türksat’ta yaşamış olduğunuz sürece elbette birçok hatıranız vardır. Bir hatıranızı aktarabilir misiniz?

Türksat’ın benim için en güzel iki insanını burada rahmetle anmadan geçmek uygun olmaz. Birçok arkadaşımızda olduğu gibi benim için de çok çok ayrı yeri olan; Şahsiyetlerine, mütevaziliklerine, merhametlerine, onurlu duruşlarına, samimiyetlerine şahitlik ettiğim ve edeceğim; oda arkadaşım, ağabeyim, akıl hocam şehidimiz Ahmet Özsoy ve neşe kaynağımız, gerçek dostluğu bizlere öğreten, kardeşim Yasin Uğurlu. Her ikisi de örnek insanlardı. Rabbim mekanlarını cennet etsin.

O kadar güzel insanın bulunduğu yerde, doğal olarak yaşanmış ve burada anlatmakla bitmeyecek birçok güzel anılarımız var

Bende Türksat denilince ilk akla gelen isim Osman Dur oluyor nedense.

Osman Bey’in aykırı, renkli ve bir o kadar da samimi kişiliği onu tanıyan herkes tarafından bilinir. Bir fuar zamanı yabancı formatları (Kim 500 milyar ister, En zayıf halka, PopStar vb.) Türkiye’ye getiren Osman Tan Erkır ile Osman Dur’un da katılacağı bir toplantı koordine etmiştim. Erkır bu formatları ailesi ile yönetiyordu. Toplantıya babası, annesi ve kız kardeşi ile gelmişti. Açıkçası toplantının nasıl geçeceği konusunda endişelerim vardı. Nasıl olacak diye soruyordum kendi kendime… Yaptığımız 1,5 saat süren toplantı neticesinde hepsinin Osman Dur’a ortak söylemini hiç unutmuyorum. ‘’ Biz bu kadar bürokrat tanıdık, onlarla bir sürü toplantılar yaptık, ama sizin gibi bir yöneticiyi hiç tanımadık . Siz çok farklısınız. Anlattıklarınız bizi çok duygulandırdı. Çok beğendik. Müsadenizle Sizi kucaklamak istiyoruz’’ diyerek Genel Müdürümüze sarılıp fuar alanından ayrılmışlardı.

Türksat çalışanı mesai arkadaşlarınıza mesajınız var mı ?

Türksat çok güzel ve önemli bir kurum. İnsan bazen içinde bulunduğu dağın büyüklüğünü unutabiliyor. Uzun yıllar aynı işyerinde çalışmanın bazen böyle bir etkisi olabiliyor. Bu nedenle zor kazanılan şeyleri çabuk tüketebiliyoruz maalesef. Arkadaşlarıma bu duruma düşmemelerini özellikle hatırlatmak isterim. Kurumlar her zaman kişiye hak ettiği değeri vermeyebiliyor. Ama hem iş hem de özel hayatımızda olarak temel felsefemiz ‘’herkes kendisine yakışanı yapsın’’ olmalı diye düşünüyorum.

Tüm Türksat A.Ş. ailesine hayırlı, sağlıklı ve başarılı bir yaşam diliyorum.

Kaynak: Öz iletişim İş Sendikası / Muhsin Kemikli

Yorum yapın