Amerikan ordusunun savaş yöntemlerini değiştiren 5 yeni teknoloji

Önceki başkanlardan Barack H. Obama, askerî çevrelere yönelik bir konuşmasında, ABD ordusunun günümüzde 1916'da olduğundan çok daha az at ve süngüye sahip olduğunu, çünkü savaşın doğasının yıllar içinde baş döndürücü şekilde değiştiğini vurgulamıştı.

Bu son derece doğru bir tespitti. Konuya yakın herkesin açıkça gözlemlediği üzere, ordunun ihtiyaçları da yetenekleri de akıp giden zaman ve gelişen teknolojilerle birlikte aralıksız bir değişim sergiliyor.

Hiç şüphe yok ki 20’nci yüzyıl, gerek Amerika Birleşik Devletleri, gerekse bu devletin muharebe ediş biçimi açısından için büyük ölçüde dönüştürücü bir dönem olarak gelip geçti. 21’nci yüzyılın içinde henüz yalnızca 20 yıl ilerlemiş olmamıza rağmen, bu yeni yüzyılın da en az önceki kadar devrimci gelişmelere gebe olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz.

Military.com sitesi şef editörü Hope Hodge Seck, yanı sıra da iki ünlü fütürist yazar, Peter W. Singer ve August Cole, anılan sitenin seri olarak yayımlanan podcast programı “Left of Boom”un (Bomba Patlamadan Önce) sonuncu bölümünde, ordunun 21’inci yüzyıldaki değişikliklerini tetikleyen teknolojik gelişmeler hakkında konuştu. Bu üç uzman, daha düne kadar bilim-kurgu olarak algılanagelen, fakat an itibarıyla ise ya gerçekleşmiş ya da gerçekleşmek üzere olan birbirinden ilginç ve bazen de ürkütücü askerî teknolojiler üzerine esaslı bir beyin fırtınası gerçekleştirirken, Savunma Bakanlığı’ndaki uzmanların dikkatini de aynı yöne çekmeye uğraşıyorlar.

İşte, geçen yüzyılda hayâl bile edilemezken şimdilerde gerçek olan ve savaş oyunun kartlarının bütün dünyada yeniden dağıtılmasına yol açan beş büyük teknolojik gelişme…

1- Siber savaş ve uydu GPS teknolojilerinin çökertilme riski

İki fütürist yazar, Singer ve Cole, 2015 yılında yayımlanan “Hayalet Filo” (Ghost Fleet) adlı kurmaca kitaplarında, ABD'nin şu anda sahip olduğu ve sefasını sürdüğü her teknolojik avantajın yok farz edildiği, Rusya ve Çin’in de bu ülkeye karşı o koşullarda bir araya geldiği alternatif bir dünya betimlemişlerdi. GPS (Global Positioning System / Küresel Yer Tespit Sistemi) olarak anılan buluş devreden çıkarıldığında, Çinliler Cherenkov radyasyonunu kullanarak Amerikan gemileri ve denizaltılarını rahatlıkla izleyebiliyor ve düşman tarafından çökertilip yeniden yönlendirilen mikroçipler en sofistike ABD uçaklarını bile düşürebiliyordu.

Bu gelişmeler üzerine, Amerika Birleşik Devletler yönetimi, Çin’in işgal ettiği Hawaii adalarını kurtarabilmek için geçmişin düşük teknolojili savaş makineleri parkına geri dönüyor, “Hayalet Filo” olarak adlandırılan eski gemiler deniz savaşları için yeniden devreye sokulurken, Arizona çöllerine yayılmış Davis-Monthan eski uçak mezarlığına da nur yağıyordu. Bu arada, işgal altındaki ülkenin özel şirketleri de ordunun eski sandıkları karıştırarak ürettiği bu eski moda savaş gücüne destek verebilmek için cansiperane bir mücadeleye girişmekteydi. Ünlü market zinciri Walmart, sahibi olduğu tedarik zincirini yurtsever direnişçilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere kullanıyor, Silikon Vadisi’nin teknoloji firmaları da Rusya-Çin işgal ittifakına karşı uzayda verilen siber savaşa katılıyordu.

Kitap piyasaya sürüldükten sonra kamuoyunda sarsıcı bir etki yaptı ve şöhreti askerî çevrelere kadar uzandı. Ordunun komuta kademesindekiler, “Olmaz ama, eğer ki bir gün böyle bir senaryo gerçek olursa, öylesine kasvetli bir zamanda ülkeyi düşman işgalinden kurtarabilmek için tam olarak ne yapabiliriz?” sorusu üzerinden sıkı bir beyin jimnastiği gerçekleştirmek durumunda kaldılar.

2- Yapay zekâ ve gelecekte oluşturacağı yeni toplum modeli

Önceki fütüristik eserleriyle askerlik sanatına meraklı olanları bayağı bir hırpalayan ikili, Mayıs-2020’de de eleştirmenler tarafından “korkutucu” ve “geleceğe yetkin bir bakış” gibi ifadelerle tanımlanan bir diğer eser, “Tükenmişlik: Gerçek Robotik Devrimin Romanı” (Burn-In: A Novel of the Real Robotic Revolution) adlı kitaplarını piyasaya sürdü. Kitapta, yapay zekâ ve otomasyon üzerine bütünüyle bilimsel gerçeklere dayanılarak oluşturulmuş geniş çaplı bir araştırma, ustalıklı bir yazarlık manevrasıyla bir siber-teröristin avlanmasını konu alan kurmaca bir öyküye doğru evriliyordu.

Kolluk kuvvetleri, bu elemanı yakalabilmek için artırılmış gerçeklik gözlükleri ve sürücüsüz araçlar kullanmaktaydı. Ki yönlerini kendi kendine bulup ilerleyen o araçlar da bütünüyle bilgisayarların yaptığı algoritmek hesaplar ve sisteme yaydığı güncellemelerden besleniyordu.

Lâkin, kitaptaki -yakın dönemin ünlü bilim-kurgu filmlerinden sahneleri andıran- bütün bu gösterişli gelecek betimlemeleri ilk anda kulağa hoş gelse de, her iki yazar eserde madalyonun öteki tarafını da çevirip böyle bir yakın geleceğin ne gibi yeni tehlikeler doğuracağına işaret etmekteydi. Singer ve Cole’un kitabında tasvir edilen şehirlerin caddeleri uzun süredir işsizlik ve yoksulluktan dolayı yürüyen birer mayına dönüşmüş insan sürüleriyle dolup taşarken, bu zavallı insanların, onların beyinlerini yıkayıp hiçleştiren -büyük bölümü eroitk içerikli- sanal gerçeklik fantazilerine nasıl bağımlı yapıldıkları da irkiltici bir üslûp içinde gözler önüne serilmekteydi.

Bütün bu teknolojik hengâmenin orta yerinde, hâlâ “insan” olan bir FBI ajanı da  gerçek dünyadaki kültürel ve ahlâkî yıkım karşısında radikalleşmiş olan teknolojik bir mülteciyle mücadele edebilmek için, insan özellikleri sergileyen yeni bir tür robotla ortaklık kurmak durumunda kalıyordu.

Kitapta önümüze serilen teknoloji an itibarıyla bilim-kurgu gibi görünse de, o sayfalarda olup biten her şey şu anda ilk tohumları zaten atılmış olan, temelleri mevcut gerçek teknolojilere dayanmakta. Yani, bütün bu bilimsel kehanetlerin görülebilir bir gelecekte gerçek olmayacağını hiç kimse iddia edemez.

3- “Sadık eküri” / Savaş uçağı eşlikçisi jet motorlu dronlar  

Boeing şirketi, bir süredir, dördüncü ve beşinci nesil savaş uçaklarına “yardımcı” olacak şekilde tasarlanmış hibrit bir dron jeti geliştiriyor. Yapay zekâ kullanacak olan bu bağımsız karakterli dronlar, bir düşman saldırısı gerçekleşmeden önce, hedef bölge ve düşmanın kapasitesi hakkında bilgi toplamak üzere havalanan insanlı jetlere eşlik edecek, böylelikle asıl bilgi toplama, bilgileri işleme ve komuta merkezine iletme görevini onlar üstlenecek.

Esasen, Boeing dışında iki büyük hava savunma teknolojileri şirketi daha insanlı savaş jetlerine eşlik edip veri toplayacak bu türden yancı dronların prototiplerini üretti. Bunların hepsi şu anda test aşamasında bulunuyor. Fakat, Boeing şirketi, Avustralya Kraliyet Hava Kuvvetleri’nin onlar tarafından üretilen ve “Sadık Eküri” (Loyal Wingman) adı verilen dronun prototipini test etmeye başlamasıyla, rakiplerine göre bir adım öne geçmiş oldu.

4- Muhtemel gelecek senaryolarını şimdiden yaşamayı / gözlemeyi mümkün kılan simülasyonlar  

Askerî liderler ve gelecek planlamacıları, Amerika Birleşik Devletleri'nin, teknolojik yetenekleriyle eşit düzeye ulaşmış bir rakiple başa çıkıp çıkamayacağını şimdiden bilmek istiyor. Ve eğer gelecekte böyle dişli bir rakip ortaya çıkarsa, devletin tam olarak nasıl bir savaş stratejisi yürütmesi gerekecek?

ABD ordusu, 2019 yılındaki büyük tatbikatta, Savaş Manevraları Laboratuvarı’nın Modelleme ve Simülasyon Bölümü’nü tam da bunu yapmak için kullandı.Tatbikat, halihazırdaki ABD silah sistemlerini ve diğer askerî varlıklarını, şu anda geliştirilmekte olan, fakat henüz gerçek dünya senaryosunda denenmemiş, yakın gelecekte ortaya çıkması beklenen savaş makinelerine entegre etti. Bu yenilikler arasında robotik savaş araçları ve yakın bir gelecekte hizme girmesi planlanan dikey kalkış helikopterleri yer alıyor. Tatbikat sırasında uygulanan simülasyonlardan en önemli beklenti, geleceğin savaş alanlarında nelerin olup biteceğini şimdiden anlayabilmek ve düşman güçlerinin karşısında ayakta kalabilmenin yollarını yine şimdiden geliştirebilmekti. Bu öncü deney de orduya çok değerli veriler sundu.

5- Üç boyutlu yazıcılarla gelen silah, cephane ve yedek parça üretebilme özgürlüğü  

Singer ve Cole'a göre, 3 boyutlu baskı teknolojisi, potansiyel olarak ABD ordusunun-ve diğer herkesin lojistik planlama üzerine düşünme şeklini kökten değiştirmeye aday. “Kendi yedek parçalarını üretebilmek, bizi tarihteki geleneksel cephanelik tanımına geri götürüyor” diyor Singer, “Cephanelikler, orduların kendi silah ve cephanelerini ürettikleri yerdi. Düşünsenize, ordu gelecekte üç boyutlu yazıcılar sayesinde silah, cephane ve yedek parka alanında özel sektör şirketylerine bağımlı olmaktan kurtulacak ve kuracağı bir üç boyutlu üretim merkezinde her ne isterse yine eskisi gibi kendisi üretecek. Bu elbette ki büyük bir avantaj, fakat dünyanın her köşesindeki bütün rakiplere de sunulan bir avantaj olduğunu unutmamak gerekiyor. Bizim düşündüklerimizi onlar da düşünmeye başladı çünkü…”

Üç boyutlu baskı teknolojisine, “Tükeniş” kitabında da önemli bir yer veriliyor. Bu teknolojiyle asker ya da sivil herkes, tüketiminin düzenli izlemesi yapılmayan sıradan hammadelerden silah, cephane ya da silah yedek parçası üretebilir. ABD deniz piyadeleri kısa bir süre önce Camp Pendleton’da aşılması gereken bir nehri geçebilmek için bir köprü tasarımının tamamını üç boyutlu olarak basarak nehrin üzerine oturttu ve görev başarıyla sürdürüldü. Bu anlamlı örnek, gelecekte üç boyutlu yazıcılar sayesinde lojistik zorlukların eskisi kadar can sıkmayacağı anlamına geliyor.

Military.com sitesi yazarı Blake Stilwell’in yakın zamanda yayımlanmış bir sesli söyleşi (podcast) programından derlediği bu konu başlığı ilginizi çektiyse, military.com sitesinin postcast hesaplarından  "Left of Boom" başlığıyla bulup, hem bu söyleşinin tamamını, hem de  savunma sanayi içerikli daha önceki bütün söyleşileri (İngilizce olarak) dinleyebilirsiniz.

Yorum yapın