İlhami Keleş, 'Saha İstanbul'u aşk, emek ve zeka şeklinde formülize ediyoruz'

SAHA İstanbul Genel Sekreteri İlhami Keleş, defensehere.com'a verdiği röportajda, 6. yılını tamamlayan SAHA İstanbul'u anlattı.

SAHA İstanbul'un devam eden faaliyetleri ve bundan sonraki yeni projeleri hakkında da bilgiler veren Keleş, şunları söyledi:

"Ben kurucu genel sekreterim. Yani ana rahmine düştüğü andan itibaren bu sürecin içinde olup, buraya gelinceye kadar, bu aşkı yaşayarak gelen birisiyim. Öyle olunca bunu tabi herhangi bir şekilde anlatmam çok kolay değil. Duygularımı katmadan bunu anlatmam mümkün değil. Çünkü SAHA İstanbul’u şöyle formülize ediyoruz biz; aşk, aşkın arkasında o aşkın ihtiyaç duyduğu emek ve bütün bunları yöneten bir zeka. Aşk, emek, zeka. Bunların hepsi bir araya gelerek SAHA İstanbul oldu, olmaya, büyümeye, gelişmeye devam ediyor. Bu aşk SAHA’yı kuranlarda, kurgulayanlarda, yönetenlerde, en uçtaki insana kadar herkeste olan bir şeyden bahsediyoruz. Bunu işte kantitatif değerlerle ortaya koymak çok doğru bir şey değil. Ama işin o tarafına dönersek; biz 27 tane üye ile kurulmuştuk. Bunların 6 tanesi şahsi üyeydi. Kuruluşumuzdan sonra hiç şahsi üye kabul etmedik. Sadece yerli ve milli üreticileri kabul ederek buraya geldik. O millilik kriterinde de, eşiğimizi yüzde 55’e çekerek buraya geldik.

Burada SAHA İstanbul büyürken bünyesinde tüccarlar, alıp satanlar, ithalatçılar, yabancı sermaye olmadı. Tamamen yerli ve milli firmalarımızla biz buralara geldik. SAHA İstanbul, savunma sanayiinde bu bölgedeki üretim yeteneklerini sektöre kazandırmak önceliğiyle işe başlamış olsa da şimdi Türkiye sathına yayılan ellinin üzerinde sektörün bünyesinde olduğu, 620 firmaya erişmiş, cirosu 100 milyar dolara yaklaşan, çalışan sayısı 60 binlere yaklaşan devasa bir sanayi kütlesini ifade eder hale geldi. Bir kümelenme olarak, kümelenme mantığına uygun birtakım refleksler gösteriyoruz. Nedir bu? Yeni firmaların kervana katılmasını sağlamak, mevcut firmalara iş geliştirme anlamında destek olmak, ortamlar sağlamak, networkler oluşturmak, B2B’ler yaptırma vs. gibi.

Biz sadece kendi yerli ve milli savunma sistemlerimizle bu bölgede ayakta durmaya, çıkarlarımızı korumaya, bir ve bütün kalmaya, hatta kendi iklim coğrafyamızdaki soydaşlarımıza, kendi insanlarımıza faydalı olmaya, onların dertlerine deva olmaya çalışan bir ülkeyiz. Bütün bunları yaparken de tamamen milli teknolojimizle yapmak zorunda kalan bir ülkeyiz. Hal böyle olunca burada savunma sanayii denildiği zaman herhangi bir ticari aktiviteden bahsedemiyoruz. Onun için bizim kümelenmemizin öznesi nedeniyle burada herhangi bir küme refleksiyle ilerleme şansımız yok. Yani bir ayakkabıcıların kümesi, İtalya’daki makinacıların kümesi gibi tipik küme refleksleriyle bu alanda ilerleme şansımız yok

Onlar tabi ayrı bir görev ve yapılacak, o başka bir şey. Yani tek başına onunla ilerleme şansımız yok. Bizim burada mutlaka ülkede üretilemeyeni, dışa bağımlı olduğumuz hususları, ambargoya muhatap olduğumuz konuları mutlaka yerli ve milli olarak geliştirme mecburiyetimiz var. Türkiye’de teknoloji üreten, savunma sanayii anlamında, hatta diğer sektörlerde, teknoloji üreten firmaların çok çok önemli bir bölümü zaten SAHA bünyesinde. Bu iş dolayısıyla SAHA’nın çözmesi gereken bir konu haline geliyor. Ülkede olmayan oldurmak, üretilemeyeni üretmek adına da bu firmaların yeteneklerini konsolde etmek… Bunlardan gerek sistem bazında, gerek alt sistem bazında, gerek parça komponent, gerekse hammadde bazında üretilemeyeni üretebilmek adına da bu gayretlerin orkestrasyonunu sağlama işi de SAHA’nın kendi vazifesi olarak addettiği ve üzerinde mesai harcadığı konular. Bu yönüyle de Türkiye’nin bu çok önemli sanayi potansiyelini, bu çok önemli ihtiyacının karşılanmasında yer almasını sağlamak ve buradaki orkestrasyonu sanayi tarafında sağlamak. İşin kamu tarafında bunun tabi sahipleri var, Savunma Sanayii Başkanlığımız var, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız var, bir yönüyle Enerji Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı farklı alanlarda etkilendikleri konular var. Onlar işin kamu tarafıyla tamam ama fiilen, adıyla müsemma SAHA’da firmaların içerisinde, firmalarla temas halinde bu işleri ete kemiğe büründürme vazifesi de SAHA’nın vazifesi. Biz onu gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Şu anda ISO 9001 Kalite Belgesi aldık mesela.

ESKA’dan bronz etiket aldık. Bunlar normalde kümelerden beklenen şeyler değil. Ama biz buradaki gayretleri daha profesyonelce yönetmek, performansı izleyebilmek, yönlendirebilmek ve yönetebilmek adına daha kurumsal bir şey oluşturalım diye böyle bu tür çalışmalar yapıyoruz. Mesela şimdi dijital dönüşüm gerçekleştiriyoruz şu anda. SAHA’nın bütün faaliyetlerinin dijital ortamda gerçekleştirilebileceği bir alt yapı kuruyoruz. Bir yerde biraz CRM biraz PLM gibi böyle onları da kapsayan, işin app tarafını da içerisine alan çok kapsamlı bir çalışma. Bizim SAHA app’imiz var, mobil uygulamamız var. Mobil uygulamada proje duyurularından alım duyurularına, diğer ilanlar vs. gibi şeylerin de yapıldığı, günlük faaliyetlerin duyurularının yapıldığı bir iletişim, özel bir iletişim ortağımız var mesela, mobil uygulamamız var. Böyle süreçleri sürekli ilerleterek devam ediyoruz."

İlhami Keleş, 'Saha İstanbul'u aşk, emek ve zeka şeklinde formülize ediyoruz'

Yorum yapın