Kraliyet Donanması’na bağlı uçak gemileri ve diğer yüzey gemilerinin dünya çapındaki asker, malzeme ve araç ikmâlini desteklemek üzere üç büyük gemi inşâ ettirmek isteyen İngiltere hükûmeti, bu amaçla 1.6 milyar sterlin (2.27 milyar ABD doları) bütçe ayırdı ve söz konusu talebiyle ilgili ihaleyi sektöre yeniden duyurdu.
İngiltere Savunma Bakanlığı, 20 Mayıs günü, askerî gemi yapımında uzmanlaşmış şirketleri, artık iyiden iyiye yaşlanan Fort sınıfı lojistik gemilerinin yerini alacak yeni bir üretim maratonu için teklif vermeye davet eden bir sözleşme bildirimi yayınladı. Bildirime göre, (mühimmat, patlayıcı ve yiyecek gibi yüklerin taşındığı) “kuru yük ikmâl gemileri” olarak bilinen üç yeni deniz aracının tasarım ve inşâsının taahhüt edildiği bir teklifin en geç iki yıl içinde Bakanlığa ulaştırılması gerekiyor.
Eski bir tartışmaya yeni ihale
Birleşik Krallık Hükûmeti’nin lojistik gemilerine duyduğu ihtiyaç, aslında yeni gündeme gelen bir konu başlığı değil. Bu konu, uzunca bir süredir, hükûmet, politikacılar ve sendikalar arasında tartışmalı bir şekilde gündemde bulunuyor. Bir kısım politikacı ve sektör temsilcisi, bu hassas işi Birleşik Krallık’taki tersanelerin, ya da en kötü olasılıkla müttefik ülkelerdeki uluslararası tersanelerin üstlenmesi gerektiğini savunurken, hükûmet ise ihtiyaç duyulan kuru yük gemilerinin geleneksel anlamda askerî birer gemi olmamasından dolayı, bunları en iyi kim yapabiliyorsa o üstlenicinin yapmasının daha doğru olacağını savunuyordu. O yüzden de müttefiklik ilişkisine ya da aradaki dostluğun derinliğine odaklanmadan, tüm dünyadaki tâliplere eşit koşullarda bir ihale çağrısı yapmak çok daha isabetliydi. Uzunca bir zaman dilimi de ülkedeki bu tür “yerli mi-yabancı mı” tartışmalarıyla geçip gitti.
Birkaç yıl önce aynı konuda açılan ilk tartışmalı ihale, Savunma Bakanlığı’nın, sözleşme bildirimine konulan değerin uluslararası üreticileri cezbedecek yoğunlukta bir rekabet üretemediğini açıklayıp, çağrıyı 2019 yılında iptal etmesiyle sonuçlanmıştı. Şimdi ise iki yıllık bir suskunluğun ardından, bu kez yaklaşık 1,6 milyar sterlin tutarındaki yeni bir bütçe ile aynı ihale bir kez daha açılmış oldu.
Ancak, yeni bildirim incelendiğinde hükûmetin içerideki baskı gruplarına belli ölçüde ödün verdiği ve bu ihaleyi bir nebze olsun ulusal gemi endüstrisine monte etmeye çabaladığı görülüyor. Şöyle ki yeni bildirimde üretilecek üç geminin işçiliğinin “önemli” bir bölümünün ülke içi kaynaklardan tedariki ve uluslararası bir üretim ekibi olacaksa bile bunun yine İngiliz liderliğinde yürütülmesi gerektiği gibi, tâlip şirketleri zorlayacak bazı tam netleşmemiş hususlar yer alıyor.
Bu çetrefilli durum da muhtemel tâliplerin Birleşik Krallık Hükûmeti ve ona baskı yapan iç çıkar gruplarını memnun edebilecek bazı yerel ittifaklara yönelmesine yol açacak gibi görünüyor. Nitekim, söz gelimi, bu ihaleyle en başından bu yana yakından ilgilenen İspanyol Tersanesi Navantia’nın, bürokratik sorunları aşabilmek için Belfast-Kuzey İrlanda’daki Harland & Wolff ve Bath-Batı İngiltere'deki savaş gemisi tasarımcısı BMT ile bağlantılar kurduğu, bu şirketlerle “Team Resolute” (Kararlı Ekip) ismi altında bir ortaklık oluşturacağı ve ihaleye de aynı konsorsiyumla katılacağı, şimdilerde sektörde dolaşan söylentilerden yalnızca biri…
BMT şirketinin bu tür uluslararası işbirliklerine alışkın olması, piyasada dolaşan senaryonun da işleyeceğine dair beklentileri güçlendiriyor. Bu İngiliz gemi mühendisliği şirketi, daha önce de şu anda Kraliyet Donanması’nın yardımcı / destek gemiler filosunda hizmet veren Güney Kore yapımı dört yakıt ikmâl gemisinin tasarımlarını üstlenmişti.
Gemilerdeki “yerellik oranı”yla ilgili belirsizlik sürüyor
Buna karşılık, sözleşme bildiriminde yer alan “işin önemli bir bölümünün Britanya Adası’nda kotarılması ve yerel şirketler / İngiliz kol işçiliği / İngiliz zekâsı tarafından üstlenilmesi” mealindeki ibarenin sınırlarının tam olarak neyi kastettiği hâlâ belli değil. Hükûmetin, gemi mühendisliğinde kazanılmış yüzlerce yıllık tecrübeye rağmen, bütçesiyle ağızları sulandıran bu işi kalkıp da tümüyle uluslararası üstlenicilere verme niyetine bir tepki olarak doğan yerelci itirazlar sonradan ikinci tur ihaleye böyle muğlak ifadeler sokturdu sokturmasına; ama bu revizyon çok da özenli yapılamadı. Görünen o ki Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı, işler yolunda giderse, sözleşmeyi içinde irice bir İngiliz şirketinin de yer aldığı uluslararası bir konsorsiyuma vererek bu çetrefilli tartışmadan sıyrılacak.
İngiliz gemi endüstrisinden adının açıklanmasını istemeyen üst düzey bir yetkili, “Umarım, Savunma Bakanlığı hazırladığı bu muğlak bildirimle, içte ve dışta, böyle bir yarışmanın adayı olabilecek her kesime ayrı ayrı mavi boncuk dağıtmayı hedeflemiyordur. Çünkü, şimdiki durumda, yapılan bildirime baktığımda, o da olsun bu da olsun şu da olsun diyen, kurnazca ifadelerle bezenmiş bir belirsizlik yığını görmekteyim” diye konuştu. Aynı yetkili, bu üç geminin yapımında ortaya çıkabilecek en kötü senaryonun ise gövdelerin denizaşırı bir tersanede inşâ edilip montajlarının Britanya’da yapılması olacağını savunarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yakın zamanda, yenilenmiş bir Ulusal Gemi İnşâ Stratejisi Programı yayımladık. İngiliz yapımı savaş gemileri üretme programına güçlü bir bağlılığımız olmalı ve bu bağlılık yalnızca savaş gemilerini değil, destek gemileri filosunu da kapsamalıdır. Madem ki önümüzdeki 30 yıl boyunca gereksinim duyulacak bazı gemilerin üretim planlamasını yapıyoruz, o zaman bunların aynı üst program çerçevesinde yine İngiliz mühendisliğince üretilmesini de teşvik etmek zorundayız. Bu üç ikmâl gemisi, Britanya gemi mühendisliğindeki yerel beceriyi geliştirip güçlendirmek için altın bir fırsattır. O hâlde, ihaleyi ille de uluslararası platforma taşıma çabası neden?”
Birleşik Krallık hükûmeti tarafından hazırlanıp yayımlanan Gözden Geçirilmiş Gemi İnşâ Stratejisi’nin bir kısmı, endüstrinin önceden plan yapabilmesine yardımcı olmak için, önümüzdeki 30 yıllık bir zaman çizelgesinde savaş gemisi inşâsındaki temel gereksinimleri belirliyor. Denizcilik ve sektörle ilişkili diğer sendikalar, baskı grupları da gemi üretimindeki bu “yerelci” yaklaşımın ikmâl gemileri söz konusu olduğunda seyreltikleşmemesi için hükûmete karşı kıran kırana bir mücadele veriyor.
“Tersanelerimiz iş diye ağlarken, başka ülkelere niye iş veriyoruz?”
Ülkenin büyük gemicilik sendikalarından GMB’nin sözcüsü Ross Murdoch, donanma için ikmâl gemisi sipariş etme sürecinin yeniden başlatılmasının sadece gerekli değil, aynı zamanda fazlasıyla gecikmiş bir adım olduğunu belirterek, “Gemi üretimini geciktirip baltalayan ikircikli tutumlara en kısa sürede son verilmeli, çünkü uzun süredir boş durumdaki tersanelerimiz iş, iş diye ağlıyor” diye konuştu.
Murdoch, eleştirel yorumlarını şöyle sürdürdü:
“Bakanlar, bir yandan Britanya’da gemi inşâsını desteklemekten söz ederken, diğer yandan da ülkemiz gemiciliğine karşı başka diyarlarda (mecazen) tersaneler kurup duruyor. Sarfedilen kocaman kocaman sözlere bakarsanız, herkes İngiltere'yi bir ‘gemi inşâ süper gücü’ konumuna çıkarmanın derdine düşmüş durumda. Ama fiiliyatta ise bu işlerin büyük bölümünün yurt içinde kotarılabilmesi için hâlâ alınmış yasal bir karar yok. O yüzden, hükûmete gözünü dışarılara dikmekten vazgeçme çağrısı yapıyor ve onları ülke içindeki tersanelerde çok uzun bir zaman içinde oluşmuş büyük ve güçlü gemi üretim tecrübesine ilgi gösterip desteklemeye çağırıyoruz. Yapacaklarsa bizimle iş birliği yapsınlar, yabancılarla değil!”
Apoletlilerin tartışmalardaki tavrı
Savunma Bakanlığı’na bağlı Savunma Ekipmanları Destek ve Tedarik Kuruluşu’nun genel direktörü Koramiral Chris Gardner ise bu tartışmaya çok keskin bir dille katılmadan, fakat “Yeni gemiler iç bilgi birikimi ve işçilikle üretilsin” diyenlere de örtülü destek veren şu yorumu yapıyor:
“Queen Elizabeth sınıfı dev uçak taşıyıcı gemilerin ikmâli görevini üstlenecek yeni gemiler üretme işi, donanma mensupları olarak hepimizi heyecanlandırdı. Bu yeni ihale duyurusu, gemi mühendisliği sektörüne yepyeni bir ikmâl sınıfı gemi tasarımı ortaya koyup onu inşâ etmek için eşsiz bir fırsat sunuyor. Bu, aynı zamanda, Ulusal Gemi İnşâ Stratejisi’nin başarıyla uygulanmasında, halihazırda devam etmekte olan Tip 26 ve Tip 31 fırkateyn programının ilerletilmesinde, yanı sıra da iç denizcilik inşaat kapasitemizi ve kabiliyetimizi arttırmada bir başka önemli adımı oluşturacaktır.”
Majesteleri’nin Amiral Gemileri’ne hizmet edecekler
Üretimleri bittiğinde Kraliyet Donanması Destek Kuvvetleri’nin emrine verilecek olan yeni ikmâl gemileri, öncelikle Kraliyet Donanması tarafından işletilen, her biri 65.000 tonluk Queen Elizabeth sınıfı iki uçak gemisine mühimmat, yiyecek ve ek depolama alanı tedarik etmek için kullanılacak.
Savunma Bakanı Ben Wallace'ın lojistik gemi alım duyurusu, HMS Queen Elizabeth uçak gemisi liderliğindeki bir görev grubunun ilk operasyonel konuşlandırmasına başlamasından birkaç saat önce geldi.
İngiliz ordusunun gurur kaynağı olan bu uçak gemisi, donanmaya bağlı diğer savaş gemileri, nükleer bir denizaltı, lojistik gemileri ve ABD ile Hollanda’ya ait müttefik savaş gemilerinden oluşan kalabalık bir grupla, Akdeniz ve Orta Doğu üzerinden Hint-Pasifik bölgesine ilerleyip orada konuşlandırılacak