'Ortadoğu'da son 10 yılda savunma ve güvenlik politikalarında önemli değişim yaşandı'

ASBÜ Öğretim Üyesi ve SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Murat Yeşiltaş, Ortadoğu'da son 10 yılda savunma ve güvenlik politikalarında yaşanan değişimi defensehere.com'a anlattı.

"Ortadoğu’da Güvenlik, Savunma ve Silahlanma" kitabının "Ortadoğu'da savunma, güvenlik ve silahlanma: Temel kavramlar, stratejik eğilimler ve oyuncular" başlıklı bölümünü yazan Yeşiltaş, şunları söyledi:

"Son 10 yılda Ortadoğu’da önemli bir değişim yaşanıyor. Ortadoğu’nun güvenlik, siyasi, toplumsal düzeninde büyük kırılmalar yaşandı. Bu kırılmaları tetikleyen temel olay Arap baharıydı veya Arap devrimleri şeklinde ifade edilen, Arap devrimlerinin birçok Ortadoğu ülkesinde farklı sonuçları ortaya çıktı. Toplumsal, ekonomik, siyasal, güvenlik ile ilgili sonuçlar ama en çok Arap baharı Ortadoğu’nun güvenlik kompleksini, güvenlik mimarisini değiştirdi.  Bu Ortadoğu’daki güvenlik mimarisinin anlaşılmasına yönelik farklı bakış açıları söz konusuydu. Bazıları bir değişim bağlamında ele alıyordu. Bazıları Ortadoğu’nun güvenlik düzeninin dönüştüğünü ileri sürüyordu. Bazıları da Ortadoğu’daki bilindik güvenlik mimarisinin tamamının ortadan kalktığını ve devrimsel bir süreç sonucunda yeni bir güvenlik mimarisi ortaya çıktığını söylüyordu. Son dönemde en fazla gördüğüm hususlardan bir tanesi de güvenlik rekabetinin artmamış olmasıydı. Yani bölgesel oyuncular arasındaki bu oyuncular temel olarak Türkiye, Mısır, Suudi Arabistan, İsrail, İran gibi majör diyebileceğimiz bölgesel oyuncularının arasındaki güvenlik rekabeti üst seviyelere çıkmıştı. Çok yoğun bir güvenlik rekabeti vardı. Elbette bu rekabetin bazı sonuçları olacaktı. Bu sonuçlara da temel olarak silahlanma üzerinde gördük.

Son 10 yıl dikkatli bir şekilde incelendiğinde Ortadoğu’daki silahlanma trendlerinin yükselişe geçtiği sonuca ortaya çıktı. Bu silahlanmanın yükselmesine dair temel bulgular aynı zamanda başka diğer bulgularımız tarafından da desteklendi. Örneğin; savunma sanayiilerin de Ortadoğu’daki aktörler arasında bir yerelleşme eğilimi söz konusu. Yani 10 yıl öncesi ile karşılaştırıldığında, bugün Ortadoğu’da daha fazla savunmanın kendi imkânlarına dayanması gibi bir süreç başladığı görülüyor. Ancak tabi ki ülkeler arasında bir takım farklılıklar var. Örneğin; Türkiye’nin savunma sanayiisindeki özerklik düzeyi ile Mısır’ın savunma sanayiisindeki özerklik düzeyi farklı, İran ile Suudi Arabistan arasında muazzam bir fark var. Örneğin; İran daha çok kendi imkân ve kabiliyetleriyle savunma doktrini şekillendirirken, Suudi Arabistan Ortadoğu’da en fazla silah alımı yapan ülke olarak dışarıya daha fazla bağımlı bir aktör. Peki bu konuyu tartışırken başka bir meseleye daha bakmak gerekiyor. Orda nasıl bir farklılık söz konu diye. Özellikle dış aktörlerin Ortadoğu’da ki bu güvenlik ile savunma arasındaki ilişkiye nasıl dahil oldukları meselesiydi. Bu da önemli bir soruydu.

Son 10 yılda buna dair bir değişim olduğunu gördük. ABD bölgenin asli oyuncularından bir tanesi, Ortadoğu’nun hem güvenlik mimarisinin hem de savunma mimarisinin en önemli oyuncusu, en fazla Ortadoğu’ya silah ihraç eden ülke. En fazla Ortadoğu’nun güvenliğini şekillendirme kabiliyetine sahip, araçlar anlamında. Ne tür araçları var. Örneğin; Bölge de çok geniş bir alana yayılmış, askeri üs aracı var. Bölge de çok ciddi müttefiklik ilişkisi olan kritik ülkeler var.

İsrail, Suudi Arabistan diyebiliriz. Türkiye ile de elbette bir müttefiklik ilişkisi var ama son dönemlerde bu noktada bir kırılma yaşandığı anlaşılıyor. Bu ülkelerin savunma sanayiilerini doğrudan şekillendirme, bazılarını elinde tutma anlamında, dominant bir aktör ABD ama son 10 yılda ABD’nin bu pozisyonunda ufak tefek bazı değişiklikler olduğunu bu değişikliklerin de 2 temel nokta da ortaya çıktığını gördük. Bir tanesi diğer büyük aktörlerin Rusya ve Çin gibi aktörlerin bu pazara daha fazla girmeye çalışmaları, bazı noktalarda girmeleri ve sonuç elde etmeleri. Diğeri ise bölge içi aktörlerin kendi savunma politikalarını ve güvenlik stratejilerini çeşitlendirmelerinin bir sonucu olarak ABD’den kısmen uzaklaşmaları. Dolayısıyla dış aktörler açısından da son 10 yılda bir değişim söz konusu, son yıllarda Rusya’nın Ortadoğu’da nasıl yeniden bir askeri aktör, askeri güç olduğunu bize gösteriyor ve işaret ettiği en önemli noktalardan bir tanesini bunu diyebiliriz. Çin giderek bu bölge de ekonomik bir güç olma vasfından askeri ve siyasi bir güç olma vasfına doğru gidiyor. Şuanda bunun belki ilk aşamasındayız. Ama Çin’in yükselen bir trend olduğunu söyleyebiliriz."

'Ortadoğu'da son 10 yılda savunma ve güvenlik politikalarında önemli değişim yaşandı'

 

Yorum yapın