Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Defensehere'a verdiği özel röportajda önemli açıklamalarda bulundu. Röportajın Türk savunma sanayii ile alakalı 2. bölümünü yayınlıyoruz.
Defensehere.com: Türk savunma sanayinde yaşanan teknolojik gelişmelerin, Türkiye’deki diğer sanayi sektörlerine olan katkısı nedir? Türk savunma sanayi, millî teknoloji hamlesinin lokomotifi diyebilir miyiz?
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank:
"Aslında gerçek anlamda bilim ve teknoloji politikalarının II. Dünya Savaşı’nın bir ürünü olduğunu söyleyebiliriz. Bugün kullandığımız birçok teknolojinin temeli askeri ihtiyaçlardır. Dünyada bilgisayar, internet, radar gibi ürünlere öncelikli olarak savunma amaçlı ihtiyaç duyduk. Daha sonra bu teknolojiler hayatın tüm alanlarına yaygınlaştı.
Tabi şunu da söylemek mümkün. Savunma sanayinin ulusal güvenlikle alakalı olması, onu önem sırasında en üste koyuyor. Haliyle genel olarak bir teknoloji ilk olarak savunma sanayinin konusu olabiliyor.
Ülkemizde de birçok teknolojiyi ilk olarak savunma sanayinde ürettik. Hiçbir ürün tek bir parçadan oluşmuyor. Parçaları ve alt sistemleriyle birçok bileşeni barındırıyor. Birçok bileşen demek esasında geniş bir tedarikçi ağı demek. Özetle şunu söyleyebilirim. Bir ürün birkaç sektör, onlarca tedarikçi anlamına gelebilir.
Bugün savunma sanayi bu anlamda birçok başka sektörü besliyor. Savunma sanayi mal tedarikiyle doğrudan gelişim sağladığı gibi, teknoloji transferiyle de diğer sektörler üzerinde önemli bir etkiye sahip.
Savunma sanayi, ülkemizde kamu-özel sektör-üniversite iş birliğinin en başarılı şekilde icra edildiği alan diyebilirim. Paydaşlar birbirleriyle bilgi transferinden ticari faaliyetlere, yatırımlardan desteklere kadar birçok alanda alışverişte bulunuyorlar. Bu alışveriş aynı zamanda diğer sektörlerle işbirliklerinin ve ilerlemenin de önünü açıyor.
Millî yoğun bakım solunum cihazı bu birlikteliklerin en iyi örneklerden biri. Dile kolay 14 gün gibi bir sürede bu cihazların seri üretimine geçtik. Aslında cihaz konusunda BioSys firmasında bir kapasite mevcuttu ancak iyileştirme için iş birliklerine ihtiyacı vardı. Bu noktada Aselsan ve Baykar gibi savunma sanayi firmalarımız ivedilikle harekete geçtiler. Türk sanayicisi yeni şartlara uyum sağlamada ve hızlı aksiyon almada çok başarılı. Bunu sadece solunum cihazı örneğinde değil, pandemi sürecinde değişen tüketici taleplerine adaptasyon kabiliyetleriyle tüm dünyaya gösterdiler.
Savunma sanayinin diğer sektörlerle iş birliğine sağlık sektöründen diğer bir güzel örnek ise ASELSAN’ın Bilkent Ulusal Manyetik Rezonans Araştırma Merkezi ile iş birliği yaparak geliştirdiği Manyetik Rezonans (MR) Görüntüleme Cihazı prototipi.
Yine bugün Türkiye’nin Otomobili projesinin hayata geçmesinde savunma sanayinin yetkinlik ve kapasitesinin önemli bir payı var.
Şu anda bunların her biri bir kelebeğin kanat çırpmasına benzeyebilir ama inancım şu ki yakın bir zamanda fırtınaya dönüşmesi içten bile değil."
Defensehere.com: Savunma sanayinde yer alan aktörler/firmalar arasında daha sıkı bir koordinasyon sağlanması niçin önemli? Bu konuda atılan adımlar neler?
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank:
"Teknolojideki hızlı değişimler işletmelerin ayakta kalmasını giderek zorlaştırıyor. Tabi bu zorluklar işletmeleri yeni yaklaşımlar geliştirmeye zorluyor.
Ben aşırı rekabetçi şartlar altında, başarı için anahtar kelimenin iş birliği olduğunu düşünüyorum. Dijitalleşmeyle beraber kaynak verimliliği artıyor. İşletmeler daha az sermaye ve daha az iş gücüyle çalışıyor. Bu durum da maliyetlerin düşmesini sağlıyor.
Böyle bir dünyada rekabetçiliğin yolu daha sıkı işbirliklerinden geçiyor.
Bu bakımdan İhtisas OSB’lere ve belirli teknolojilere yönelik Endüstri Bölgelerine büyük işler düşüyor. Bu bölgelerde firmalar arası iş birliğini teşvik ediyoruz. Diğer yandan içerisinde araştırma geliştirmenin yapıldığı teknoloji geliştirme bölgelerinin genel olarak üniversiteler içerisinde yerleşik olmaları işletmelerin bilgiye ulaşımını kolaylaştırıyor. Yine araştırma merkezlerimiz de ortak altyapıları ile tüm işletmelerimize hizmet ediyor.
Özellikle firmalar arası iş birliğinin geliştirilmesine yönelik sanayi ve teknoloji alanları oluşturuyoruz. Kırıkkale Silah Sanayi İhtisas OSB projesi bu amaca hizmet için kuruldu. Bu projenin altyapı inşaatını 2017 sonu itibarıyla tamamlayıp sanayicilerimizin hizmetine sunduk. Projeye yaklaşık 30 milyon lira kredi sağladık. Savunma ve havacılık sektöründe ülkemize büyük bir katkı yapacak olan Ankara Uzay ve Havacılık İhtisas OSB’nin kuruluş işlemlerini tamamladık.
Konya Teknoloji Endüstri Bölgesi’ni kurduk. Savunma, havacılık ve uzay sektörlerine hizmet edecek endüstri bölgesinde; platform dâhil her türlü savunma sanayi üretimi gerçekleştirilecek. Bu bölge tamamen faaliyete geçtiğinde 700 milyon dolarlık yatırım ve 4000 kişilik istihdam hedefliyoruz.
2010 yılında kurduğumuz Teknopark İstanbul’da da Ar-Ge çalışmaları yapan STM, Aselsan, TAI, TEI, Roketsan, BMC gibi savunma sanayi şirketlerinin de aralarında bulunduğu 300’ü aşkın firma var. Kuluçka merkezinde Ar-Ge çalışmaları yürüten 90’ı aşkın girişimci ve girişimci grubu var. Yine burada yer alan Teknoloji Transfer Ofisi Ar-Ge çalışmaları yürütülen projelerin patent alması ve ticarileşmesi noktasında çalışmalar yapıyor. Diğer taraftan SAHA İstanbul (İstanbul Savunma, Havacılık ve Uzay Kümelenmesi Derneği), savunma sanayi alanında çalışan kuruluşlar arasında bir sinerji oluşturmak için önemli çalışmalara imza atıyor.
Savunma sanayi iş birlikleri TÜBİTAK merkez ve enstitülerinde de tüm hızıyla devam ediyor. TÜBİTAK SAGE, BİLGEM, UZAY, MAM enstitülerinde savunma sanayi firmaları ile millî çıkarlarımız doğrultusunda hedef birliği sağlanmış durumda. Bu sinerjinin yerlileşmeye büyük katkısı oluyor.
Yine Siparişe Dayalı Ar-Ge Destek Programımız da iş birliklerine hizmet ediyor. Burada KOBİ’ler, büyük firmaların ihtiyaçlarını karşılamak üzere hem büyük firmalar hem de TÜBİTAK tarafından destekleniyor. İlk çağrımıza beklentilerin üzerinde başvuru aldık. Savunma sanayinden de 14 başvurunun değerlendirme süreci devam ediyor."
Röportajın birinci bölümü: Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile röportaj (1.bölüm: CAATSA yaptırımları)