Yazılım-Bilişim sektörüne çağ atlan proje: HvBS

Türkiye’de yazılım temelli büyük projelerin sadece hayalinin kurulabildiği 1990’lı yıllar, yaklaşık 20 yıldır kullanılan çok büyük bir projenin de temellerinin atıldığı yıllar oldu. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın, geleceğin teknolojik ihtiyaçlarına yönelik müthiş öngörüsü ile lojistikten istihbarata, insan kaynakları yönetiminden muharebe yönetimine devasa bir dijital sistemin ilk adımları o yıllarda atıldı. O sistem, Hava Kuvvetleri Bilgi Sistemi, kısaca HvBS’ydi. Başlarda Türkiye’de hiçbir firmanın altından kalkamayacağı düşünülerek yabancı bir yüklenici ile çalışılması düşünülen bu önemli proje, alanında dünyanın en iyilerinden biri olan muhtemel ortağın sistem paketinin Türkçe karakterleri desteklememesi nedeniyle HAVELSAN tarafından üstlenildi. Ve bugün, NATO dâhil dünyanın pek çok askeri sistemine örnek teşkil edecek nitelikte kapsamlı bir projeye imza atıldı.

Biz de, HAVELSAN Dergi’nin bu sayısında, röportaj sayfalarımızı, yazılım-bilişim sektörümüz ve teknoloji tarihimiz açısından çok anlamlı olan bu projeye ayırdık. HvBS projesinin ne olduğunu, nasıl başladığını, hangi aşamalardan geçildiğini, nasıl tamamlandığını, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na, HAVELSAN’a ve ülkemizdeki yazılım-bilişim sektörüne neler kattığını, o dönemde projede görev almış ve hâlihazırda HAVELSAN’da görev yapan kişilerle görüştük.

HvBS’yi; AR-GE, Teknoloji ve Ürün Yönetimi Direktörümüz Dr. Tacettin Köprülü, HAVELSAN Yönetim Kurulu Danışmanlarımız Handan Durmuşoğlu ve Tolga Erkmen, TDLYM Proje Müdürümüz İsmail Şafak Ovayurt, Hava C4I Program Müdürümüz Ayhan Güney, Yeni Nesil Teknolojileri Grup Yöneticimiz Yeşim Bayramlı ile konuştuk. Genel Müdürümüz Dr. Mehmet Akif Nacar’dan da bu anlamlı proje ile ilgili HAVELSAN’ı temsilen bir değerlendirme yapmasını istedik.

İlk sözü Handan DURMUŞOĞLU’na verdik. İşte Durmuşoğlu’nun HvBS ile ilgili anlattıkları:

90’lı yılların sonu. Java’nın Türkiye’de ilk kez kullanımı. Java diye bir programlama dili dünyada henüz yeni çıkıyordu. O programlama diliyle ilk yazılım ve sistem geliştiren ülkelerden biri olduk. Hava Kuvvetlerinin vizyonerliği ve kararlılığı projenin ilk önemli adımıydı. Türkiye’de bunu yapabilecek hiçbir kuruluş yoktu. Hava Kuvvetleri dedi ki; “Hiç olmazsa bizim Vakfımızın (TSKGV) kuruluşu olan HAVELSAN bunu yapsın, getirsin, bakım idamesini de yine onlar yapsın.” HvBS öncesinde HAVELSAN böylesine kapsamlı bir proje yapmamıştı. Sadece testler vardı. Hatırladığım kadarıyla elektronik kartların bakımı, testi, aviyonik test bakım merkezi gibi…”

En başlarda; ASELSAN üretim, HAVELSAN da bakım idame yapsın denilmiş. Ancak bakımdan daha önemli şey yazılımdı ve HAVELSAN’ın Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı şirketleri arasında bir yazılım ve sistem evi olması istendi. Bu proje, HAVELSAN’ın yazılım ve sistem evi olmasının ilk adımıydı” denilebilir sanırım. Bu misyon, HAVELSAN’a HVBS ile yüklendi. HAVELSAN’ın Türkiye’nin yazılım ve sistem evi olması HVBS ile ortaya konan bir vizyon.

1996-1998 yılları arasında proje için çok geniş kapsamlı bir araştırma yapılmış ve Türkiye’de bu büyüklükte bir projeyi yapacak bir şirket olmadığına karar verilmişti. Bunun üzerine bu işi iyi bilen yabancı bir alt yüklenici ile birlikte çalışılmasına karar verildi ve biz, 1998-2000 yılları arasında biz o firmayla çalıştık.

Ancak 2000 yılında, tam artık sistem için kritik tasarım toplantılarında yabancı alt yüklenicinin vereceği komuta kontrol ürünü paketinin Türkçe karakterleri desteklemediği görüldü, daha önce hiç açmadılar paketi. Çok eski bir teknolojiydi, içinde bir sürü ayrık ayrık sistem vardı, Türkçe karakterleri desteklemiyordu, kaynak yönetimiyle tam olarak entegre olamıyordu.

Sonra da alt yüklenici, ek bütçe istedi. Kaynak kodlar onlarda, hani verse bile müdahale edemiyorsunuz, izinler çıkarıyorlar-çıkaramıyorlar, koda giremiyorsunuz, yani çok eski bir sistemdi o komuta kontrol ürünü. Bunun üzerine Hava Kuvvetleri bize “Fonksiyonel konuları biz anlatalım, teknolojik tarafını HAVELSAN mühendisleri yapsın, yavaş yavaş da olsa yapılsın” dedi. Bunun üzerine projeyi tamamen biz Türk mühendisleri üstlendik ve ülkemiz adına çok önemli, tarihi önemi olan bir sistemi Hava Kuvvetlerimizin de büyük katkılarıyla 2004 yılında tamamlayarak Hava Kuvvetleri Komutanlığımızın kullanımına sunduk. HvBS bugün, tam 17 yıldır kullanılan, HAVELSAN ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı personelinin 17 yıldır ortak çalışmasıyla günün ihtiyaçlarına göre sürekli güncellenen, yaşayan dijital büyük bir ağ yapısı niteliğinde. Genç bir mühendis olarak görev aldığım bu proje ile gurur duyuyorum. HvBS, ülkemizde tüm bilişim ve yazılım sektörünün çağ atlamasına sebep olan projedir ve unutmayalım, HvBS’de kadınların emeği çoktur. Genç bir ekiptik ama ekibimizde Hava Kuvvetlerinden emekli çok değerli ve deneyimli alan uzmanlarımız vardı.

HvBS aslında bir projeden çok bir programdır. Birkaç projeden oluşan, büyük çaplı projelerden oluşan büyük bir program yani. HAVELSAN Genel Müdürüne doğrudan bağlı bir program olarak yürütüldü. Üç alt sistemden oluşuyordu. Muharebe Yönetimi, Kaynak Yönetimi ve Sistem Yönetimi. Ben projenin yaklaşık %70’lik bir kısmını oluşturan Kaynak Yönetimi alt sisteminden sorumlu proje müdürüydüm. Ayrıca tüm projenin kabulünden de sorumluydum. Alt sistem proje müdürlerine bağlı birden çok proje yöneticisi vardı.

HvBS Türkiye’nin en büyük yazılım ve askeri bilişim projesidir. Dünyanın sayılı askeri bilişim projelerinden biridir ve fonksiyonel olarak bu kadar kapsamlı olan az proje vardır. 2001 yılında tasarım nihai halini aldı. 2001 Haziran ayında HvBS’nin ilk sürümünü çıkardık. Yazılım 2004 yılında tamamlandı ama kullanım tabii ki aşamalı oldu. Harekât, istihbarat, insan kaynakları, bütçe modülleri ilk olarak kullanıma verildi. 2007 yılı Aralık ayında da kesin kabul tamamlandı.

Yeşim Bayramlı’ya da o yıllarda HAVELSAN’ın Hava Kuvvetleri için geliştirdiği projeleri sorduk. BAYRAMLI şunları söyledi:

Test Program Set Geliştirme Projesi kapsamında Türk Hava Kuvvetleri için kısa adı TPS olan Test Program Setlerinin tasarımı ve geliştirmesi yapıldı. Depo seviyesi bakım kapsamında F16, F4, AIS vb. elektronik kartlarında komponent seviyesinde hata izolasyonu yapılmasına imkan veren TPS’ler ile otomatik test ve teşhis çözümü sağlandı. Akabinde yaklaşık 4 yıl süren F16 Aviyonik Depo Seviyesi Bakım FMS (Foreign Military Sales) Projesi başarıyla tamamlandı. Proje kapsamında çok sayıda mühendis çalıştı.

HvBS Sistem Yönetimi Proje Müdürü olarak görev yapan AR-GE, Teknoloji ve Ürün Yönetimi Direktörü Dr. Tacettin KÖPRÜLÜ’nün de görüşlerini almak istedik. İşte KÖPRÜLÜ’nün değerlendirmeleri:

HvBS projesinin 50 bin kullanıcıya kesintisiz hizmet sağlaması ve siber güvenliğinin sağlanması projenin başarısı için çok önemliydi. Bunun için HvBS projesinde Sistem Yönetimi olarak isimlendirdiğimiz bir altyapının analizi, tasarımından hayata geçmesine kadar geçen süreci sadece 15 kişilik küçük bir ekiple gerçekleştirdik. Tasarladığımız ve hayata geçirdiğimiz sistem o kadar mükemmeldi ki, kabullerde sıfır hata ile geçen ilk ve tek bileşendi. Bunu nasıl başardık?

Öncelikle kendi konularında uzman Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden dereceyle mezun olmuş personeli Şirketimize çektik. Ağ ve iletişim, sistem yönetimi, siber güvenlik, donanım, alan yönetimi gibi teknolojilerde neredeyse dünyanın en iyi uzmanlarına taş çıkartacak kadar hâkim olan uzmanlardan oluşan bu rüya takım neredeyse imkânsızı başardı. HvBS’nin sistem ve siber güvenlik gereksinimleri o kadar zordu ki, bunların hepsini karşılayabilecek yabancı hazır ticari ürün bulamadık. Microsoft, IBM, Oracle ve diğer küresel firmaların çözümleri tek başlarına yeterli olmuyordu. Biz de piyasadaki ürünlerin karşılayamadığı bu özellikleri kendimiz oturup geliştirdik ve birbirinden farklı marka teknolojileri tek bir HvBS çatısı altında entegre edip çalıştırdık. Bunları yaparken siber güvenliğin de ne kadar önemli olduğunun bilinciyle Türkiye’nin ilk firewall, diyot ve SIEM ürünlerini eş zamanlı geliştirdik. Siber güvenliğin daha jargon olarak adının bile bilinmediği dönemde yabancı ürünlere mahkûm olmamak adına kendi siber güvenlik ürünlerimizi o zamanlar geliştirmeye başladık.

Geliştirdiğimiz bu sistem 13 HvKK birliğine kuruldu ve diğer birliklere de peyderpey yaygınlaştırılarak bugüne kadar sorunsuz olarak çalıştı.

HvBS denilince akla ilk gelen şeylerden biri de Java’nın ilk kez kullanımıdır. Bu konuda da o dönemdeki emekleri yadsınamayacak önemli bir isme; Danışman Tolga ERKMEN’e başvurduk:

Java, dünyada ilk kez bu kadar kapsamlı ve bu kadar görev kritik bir projede kullanıldı. HvBS, bu açıdan da çok önemli. Tabi ben kısaca size bu noktaya nasıl geldiğimizi anlatayım. Hava Kuvvetleri Komutanlığı, bütünleşik, entegre bir sistem yapılması için ilk olarak yurt dışını inceledi. Çünkü ülkemizde ne bu işi yapabilecek bir yazılım şirketi ne de insan kaynağı vardı. Hava Kuvvetleri Komutanlığı tüm araştırmaları sonucunda, “Yurt dışından alamazsak kendimiz yazalım” kararını verdi. Yurt dışından alınsa bakım idamesi bile büyük sorun olurdu. Java’nın ilk sürümü de 1994-95’te piyasaya sunulmuştu. Java’yı yazan, ABD’li Sun Microsystem şirketiydi. Hava Kuvvetleri bu şirketle görüştü ve “Java’yı kullanmak isteriz, bize öğretin” dedi. Onlar da “Biz yazılımcı değiliz. Ama size çözüm ortağı bulalım” dediler. Orada bizi buldular. O dönem benim ABD’de bir yazılım şirketim vardı. Java’nın lansman partneriydik. Sun da müşterimizdi. Java’nın ilk ticari lisansını benim şirketim almıştı. Yani, dünyada Java’nın ilk ticari uygulama kullanımını biz yazdık. 1990’ların sonuna doğru Hava Kuvvetleri, HAVELSAN ile birlikte Java’yı kullanarak bütünleşik HvBS’yi yazmaya karar verdi. Türkiye’de henüz Java yok, buraya gelip eğitimini verdik. Java üzerine entegrasyon frameworkü yazdık, bu framework sayesinde hem Java’nın bazı eksikleri giderildi hem de HvBS’de 70’in üzerindeki farklı uygulamanın entegrasyonu sağlandı.

Aslında biz karmaşıklığı görünmez yaptık. Bizim framework hazırlamamız, Sun aracılığıyla bu projeye dâhil olmamız, verdiğimiz Java eğitimleri ve HvBS projesi boyunca elde edilen deneyim de, yazılım ve bilişim alanlarında bugünün insan kaynağının ortaya çıkmasını sağladı. Bütün bu büyük başarı hikâyesi, birçok imkânsızlıklar içinde yazıldı.

HvBS her şeyden önce, Türkiye’de bilişim sektörünün önünü açmış bir projedir. Yani, Türkiye’de bilişimin öncüsünün HAVELSAN olduğunu söyleyebiliriz. Bizim açımızdan projenin 3 önemli aşaması vardı: Framework geliştirme, entegrasyon ve eğitim.HvBS, değişik dillerde yazılmış 70’ten fazla sistemi bir araya getirdiğimiz bir sistem. Muharebe yönetimi ayrı, kaynak yönetimi ayrı entegre edildi sonra bu iki modül de birbirine entegre edildi.

Dünyada en çok bilinen kaynak yönetim yazılımı SAP de, yine dünyada ilk kez askeri bir entegre bilgi sisteminde, yani HvBS’de kullanıldı. Oluşturduğumuz framework sayesinde 70’ten fazla uygulama o kadar güzel entegre edildi ki, çok büyük bakım idame gerektiren bir işi çok daha az kaynak kullanarak gerçekleştirmiş olduk. Hava Kuvvetlerimiz, hiçbir ülkeye bağlı olmadan kullanımı son derece kolay olan bir sistemle kendi bağımsız operasyonlarını yapabilir hale geldi.

Mesela; dünyanın en büyük yazılım şirketlerinin yazılımlarında günde bir güncelleme gelmeden yazılım çalıştırılamaz ama HvBS o kadar optimum yazıldı ki, o kadar iyi tasarlandı ki, düzenli güncellemeye ihtiyaç duyulmadan bile çalışabilir olması sağlandı. Zaten yaklaşık 20 yıldır da başarılı şekilde çalışıyor.

Şimdi de, o dönem HvBS’de Proje Yöneticisi olan İsmail Şafak OVAYURT’a sözü bırakıyoruz:

HvBS denilince aklıma ilk gelen kelime “Benzersiz”

Yani o dönemin şartlarına göre, sadece HAVELSAN için değil, Türkiye için de daha önce benzeri yapılmamış bir yazılım projesiydi HvBS. Günümüzde bile o ölçekte yazılım projeleri çok nadiren tanımlanıyor ve yapılıyor.

HvBS’yi 2 bölümde değerlendirmek mümkündür. Yabancı alt yüklenicili planların tutmadığı ilk yarı ve bu ilk yarı sonunda alınan radikal kararlarla proje kurgusunun sil baştan yeniden yapılmasıyla birlikte 2000 yılının sonlarından itibaren başlayan ikinci yarı. Handan Hanım da bu konuya biraz önce vurgu yapmıştı. 200 kişiyi aşkın bir proje ekibi, beklentisi ve standartları hayli yüksek bir kullanıcı, o dönem çok yeni sayılabilecek bir yazılım teknolojisi, kaybedilmiş zaman vb. zorlayıcı koşullarla birlikte yürüyen bir proje süreciydi.

O dönem yeni kurulan bir yazılım ekibi olarak üstesinden gelmemiz gereken temel zorluklardan bahsetmek gerekirse, şunları söyleyebilirim. Ekibin gerek alan bilgisi gerek teknolojik olarak yetiştirilmesi, çok yoğun bir takvim baskısı ve zaman yönetimi, zorlayıcı ve dağınık sistem gereksinimleri, çok dar zamanlarda, olası geri dönüş zaman maliyetlerine toleransı olmayan, çok önemli teknik kararlar alınması zorunluluğu…

HAVELSAN büyük çapta kendi ekibini kurmuş olsa da EHSİM, HTR gibi HAVELSAN iştiraki olan firmalar da projede önemli görevleri, yükleri üstlendiler. HvBS bana göre tam bir başarı hikâyesidir. Bir kuvvet komutanlığının tüm süreçlerini ele alan ve bu süreçlerin entegrasyonunu sağlayan bu kadar kapsamlı bir sistemin bir tek proje altında geliştirilmesinin dünyada da bir örneği yoktur. Projenin içindeyken proje süresi çok uzamış gibi gelirdi ancak projenin kapsamını dünyadaki benzerleriyle kıyasladığımızda inanılmaz bir işin başarıldığını görebiliyoruz.

Bu başarının nasıl geldiğine ilişkin çok fazla detay var elbette ama benim için mutlaka söylenmesi gerekenler listesi öncelikle inanç ve takım ruhu ile başlar. Yapılmakta olan işe öylesine inanmış, öylesine adanmış, birbirini öylesine destekleyen, yetiştiren, yardım eden bir ekip olmasa zaten HvBS de bu şekilde ortaya çıkamazdı. Ekip derken içine HAVELSAN’la birlikte, her gün en az HAVELSAN mühendisleri kadar ekibin parçası olarak çalışan HvKK personelini de katıyorum. Üretim ekibi olarak müşteri-firma ayrımı yaşamadan aynı ekibin işi tarif eden, geliştiren, test eden, geribildirim veren taraflarıydık. Yani amaca hizmet edecek bir ürün ortaya çıkarmak için elbirliğiyle çalışan bir ekiptik. Bir proje ekibinde böyle bir ruh oluşturmayı başardığınızda o ekibe eklenen yeni insanların da kısa sürede aynı ruha ortak olduklarını yaşadık. Koskoca bir kuvvet komutanlığındaki değişim direnci de yine aynı birlik ruhu ile kırıldı ve HvBS bugünlere kadar geldi.

Bugün sürekli güncellenerek değişen ihtiyaçları en iyi şekilde karşılamaya devam eden HvBS’yi gördükçe o işin bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz, “iyi ki” demeye devam ediyoruz.

1990’lardan 2000’lere geçerken Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın beklentilerini, ihtiyaçlarını en bilen isimlerden Ayhan GÜNEY’e sözü veriyoruz:

1987 yılının Temmuz ayı, kıta görevine başladığım ilk tarih. İzmir Hava Radar Mevzi Komutanlığı’nda kontrolör subay olarak göreve başlıyorum. İlk gördüğüm manzara, karargâh ve operasyon binasının yanında arazilerde serili battaniyeler ve üzerlerinde bir sürü malzeme. “Neler oluyor?” diye sorduğumda Ankara’dan bir mesaj geldiği ve İhtiyaçlar Dağıtım Sistemi (İDS) diye bir yazılımın devreye verileceği, sistemin malzeme yönetimi faaliyetlerini sağlayacağı, bu nedenle Hava Kuvvetleri Komutanlığı birliklerinde tüm depoların boşaltılarak her bir malzemenin stok numarası, malzeme numarası gibi verileriyle sayılarak belli bir disiplinle depolara konulacağı ifade edilmişti.

Bu faaliyet aylarca sürdü ve İDS devreye verildi. Ancak data hatlarının hızı ve kalitesi düşük olduğundan performans problemleri yaşanıyordu. İzmir radarında görev yaparken yine 1988 yılında Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan gelen bir mesajla 1980 ve 1985 devresinden mezun olan subaylar Ege Üniversitesi’nde bir sınava çağrıldık ve sınav sonrasında 20 subay bilgisayar programcılığı kursu almak üzere 9 ay görevlendirildik. Arada Birliğime göreve gidiyor ve harekât görevlerime devam ediyordum. Milli tatbikatlarda icra edilecek hava görevleri için görev yapacak filolar, radarlar, meydanlar, harekât merkezleri, tatbikat, harekât emrinde kullanılacak frekanslar, yapılacak görev özellikleri gibi detaylar anılan dokümanda yer alıyordu. NATO tatbikatlarında ise katılacak ülkeler, birlikler ve icra edilecek görevler ve yapılacak koordinasyon faaliyetleri çok daha detaylı bir şekilde Air Tasking Order (ATO) mesajı ile geliyordu. ATO mesajı gece saat 01:00 itibarı ile İzmir radarına geliyor, ilk kalkışlar saat 06:30 gibi yapılıyordu. 6-7 metre uzunluğundaki ATO mesajının içerisinden İzmir radarının kontrol sahasından transit geçecek görevler veya bizzat kontrolünde icra edilecek görevlerin analizi ve zaman sırasına göre dizilerek mesaiye gelecek harekât personeline aktarılmasına yönelik çalışmalar aralıksız yaklaşık 6 saat sürüyordu. ATO mesajı içerisindeki bol rakamlı koordinatlarının birinin yanlış olarak yorumlanması direk uçuş emniyetsizliği yaratıyordu.

Yaklaşık 9 ay süren bilgisayar programcılığı eğitimimiz tam da bu dönemlerde tamamlanmıştı. Yine üniversitenin yaptığı bir imtihanla 20 kişilik grup içinden 10 subayın yine 9 ay sürecek Sistem Mühendisliği eğitimine tabi tutulacağı, sonuçların daha sonra Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından açıklanacağı belirtildi. Tam zamanlı olarak kıtaya dönmüş, göreve başlamıştım ancak kıtada eğitimde kazandığım yeteneğimi ortaya koyabileceğim bir ortam yoktu. Çünkü Birliğimde hiç bilgisayar yoktu. Bu esnada Birinci Körfez Krizi patladı ve bir mobil radarın harekât subayı olarak Urfa Kaşmer Dağı’nda görev yapmak üzere İzmir’den Urfa’ya intikal ettik. Urfa’da görev yaparken Sistem Mühendisliği eğitimine görevlendirildiğim mesajı geldi. 

Bilgisayar programcılığı ve ardından sistem mühendisliği eğitimleri, bir taraftan yeni yol haritasını çizerken diğer taraftan da Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın yeni vizyonunun önemli bir göstergesi oldu. Hava Kuvvetleri Komutanlığı, artık bambaşka bir iş modeline geçişin hazırlıklarını yapıyordu ve bu hazırlık bizi de yeni dijital dünyaya 90’lı yıllardan itibaren hazırlamaya başladı. Zaten Sistem Mühendisliği eğitimi tamamladıktan sonra Hava Kuvvetleri Komutanlığı Karargâhında MEBS Başkanlığında Otomatik Bilgi İşlem (OBİ) subayı olarak atandım. F-16 uçakları yeni gelmiş, karargâhımıza IBM 3090 mainframe sistemi kurulmuş ve üzerinde F-16 uçaklarının bakımının yapılmasına yönelik ABD’den uyarlanmış Bakım Bilgi Sistemi (BBS) programları çalışmaktaydı. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki yazılımcı subaylar olarak yazılımın bakım idame ve işletmesini bizler yapıyorduk. Bu esnada BBS diğer uçak tiplerine de uyarlanarak canlı kullanıma verildi. Hava İkmal Bakım Komutanlıklarında icra edilen fabrika seviyesi bakım ve üretim faaliyetlerinde kullanılmak üzere Ege Üniversitesi’ne Fabrika Yönetim ve Geliştirme Sistemi (FYGS) yaptırıldı ve devreye verildi. Teknoloji ilerliyor, Hava Kuvvetleri personeli haklı olarak yaptığı işlerin otomasyona geçmesini istiyordu. Tüm birliklerde kullanıma verilen İDS ve bu amaçla kendi yazdığımız evrak takip sistemi, personel bilgi sistemi, resmi askeri yayın takip sistemi, askeri mesajlaşma sistemi, mühimmat takip sistemi gibi yazılımlar canlı kullanıma veriliyordu. Aynı zamanda birlikler yazılım işlerine meraklı kendi personellerinin geliştirdiği yazılımları kendi birliklerinde münferit olarak uygulamaya veriyor, tüm birliklerde kullanılmasına yönelik karargâhı yazı bombardımanına tutuyorlardı. Ancak farklı sistemlerde yer alan ortak verilerde tutarsızlıklar ortaya çıkıyor ve kafa karışıklığına sebep oluyordu. Farklı zamanlarda farklı teknolojilerle yapılan yazılımların bakımı, idamesi güçleşiyor ve birbirleri ile entegre olmadıkları için veri tutarsızlıkları artıyor, iki farklı sistem arasında imzalı evraklarla yapılan talepler zaman kaybına neden oluyordu.

Yani aslında HvBS’nin önünü açan ihtiyaçlar bir bir ortaya çıkmaya başlıyordu.

Örnek vermek gerekirse uçak bakım sisteminin süreçleri işletilirken ihtiyaç duyulan bir malzeme için malzeme istek evrakı dolduruluyor, gerekli imzalar alındıktan sonra İDS sorumlusuna veriliyor ve sistemde yapılan sorgular sonrasında bulunan malzeme, yine evraklar aracılığı ile malzeme istek makamına ulaştırılarak zimmet işlemini takiben bakım personelinin eline geçebiliyordu.

Tüm bu olumsuzlukları devre dışı bırakmak amacıyla 1995 yılında Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın tüm faaliyetlerinin birbiriyle entegre çalışmasına dayanan bir otomasyon sistemi olan Hava Kuvvetleri Bilgi Sistemi (HvBS) fikri Hava Kuvvetleri’nde tartışılmaya başlandı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin elektronik cihaz ihtiyaçlarının milli olarak karşılanması maksadıyla ASELSAN’ın kurulması sonrasında, Hava Kuvvetleri Komutanlığı, gelecek teknoloji dünyasında yazılım ve data link kabiliyetlerine çok ihtiyaç duyulacağını düşünerek, 1998 yılında HvBS sözleşmesi ile HAVELSAN’ın TSK’nın yazılım evi olmasına yönelik serüveni başlattı. Projenin başlangıcında Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki teknik personel sayısı HAVELSAN’dan çok daha fazlaydı. Projenin başlaması ile birlikte Hava Kuvvetleri’nin teknik ve son kullanıcı personeli ile HAVELSAN mühendisleri projenin tüm aşamalarını beraber, iç içe çalışarak kat etti. HvBS projesi için “TSK ve firma personelinin tanımlanan hedefe ulaşmak adına bir ekip bütünlüğü içinde çalıştığı Türkiye’nin ilk projesidir” diyebilirim. 1 Eylül 2005 tarihinde HvBS’nin canlı kullanıma geçmesiyle beraber uçuş emniyeti artmış, maliyetler düşürülmüş ve en önemlisi Kuvvetin harekât kabiliyetine ciddi bir çarpan etkisi olmuştur. Saatler süren harekât hazırlıkları dakikalara inmiş, harekât lojistiği, personel harbe hazırlığı en üst düzeylere çıkarılmış, komuta kademesinin karar verme süreçlerine en üst düzeyde katkı sağlanmıştır.

Subay personelin garnizon kalış süresi, emeklilik ve tayin politikaları göz önüne alınarak sistemin yazılım, bakım, idame, geliştirme ve işletme konularında HAVELSAN’dan hizmet alınması kararı verilmiştir. Alınan kararın doğruluğu 15 Temmuz 2016 hain girişim sonrasında görülmüştür. Hava Kuvvetleri Komutanlığı içine sızan hainler, öncelikle Personel, İstihbarat ve Bilgi Sistem bölümlerini ellerine geçirmeye çalışmış ve emellerine ulaşamadan ya hapse girmiş ya da yurt dışına kaçmıştır. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki MEBS personeli sayısında yaşanan önemli düşüşe rağmen sistem HAVELSAN personelinin katkılarıyla kesintisiz çalışmıştır. HvBS doğru zamanda, doğru ekiplerle ve milliyetçi duygularla çalışıldığı takdirde her işin başarılabileceğinin en güzel örneğidir.

HvBS ilk ve en önemli dijital dönüşüm projesidir

HAVELSAN Genel Müdürü Dr. Mehmet Akif Nacar da, HAVELSAN’ın gurur projesi olan Hava Kuvvetleri Bilgi Sistemi Projesini değerlendirdi. HvBS’nin, Türkiye’nin ilk ve en önemli dijital dönüşüm projesi olduğunu dile getiren Nacar, “Uçtan uca bir çözüm olan HvBS, Hava Kuvvetleri Komutanlığımız tarafından yaklaşık 20 yıldır kullanılıyor. HvBS’de sürekli yeni geliştirmeler, güncellemeler yapılıyor. HvBS için, o zamanın koşullarında Türkiye’nin ilk ve en önemli dijital dönüşüm projesi diyebiliriz.” dedi.

HvBS’nin her şeyin elektronik ortamda gerçekleştiği ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na çok sürat kazandıran bir sistem olduğunu vurgulayan Nacar, “Çok canlı, yaşayan ve örnek projelerden biri. Personel maaş bordrosundan iznine, görev planlamadan stoklara kadar, parça, malzeme, bakım, idame sistemlerine kadar onlarca iş ve süreç HvBS üzerinden yürütülüyor. Bu, gerçekten dünyanın da hayran kaldığı bir sistem. NATO bünyesinde bile bu kadar kapsamlı bir sistem yok. Türkiye’nin ilk elektronik evrak yönetim sistemi de, ilk yerli milli web firewall ürünü de bu proje içinde ortaya çıkarılmış. Bu büyük projede emeği geçen herkesi kutlamak gerekir.” diye konuştu.

Kaynak: HAVELSAN Dergi 9. sayısı / HAVELSAN AR-GE, Teknoloji ve Ürün Yönetimi Direktörümüz Dr. Tacettin Köprülü / HAVELSAN Yönetim Kurulu Danışmanı Handan ve Tolga Erkmen / HAVELSAN TDLYM Proje Müdürü İsmail Şafak Ovayurt / HAVELSAN Hava C4I Program Müdürü Ayhan Güney / HAVELSAN Yeni Nesil Teknolojileri Grup Yöneticisi Yeşim Bayramlı / HAVELSAN Genel Müdürü Dr. Mehmet Akif Nacar

Yorum yapın