Yunanistan’ın hızla artan silah tedariki Türkiye için tehdit yaratıyor mu?

Ege Denizi ve Doğu Akdeniz’de sık sık Türkiye ile gerilim yaşayan Yunanistan, bir yandan da envanterindeki uçak, füze ve mühimmat sayısını artırmaya devam ediyor. Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, “Yunanistan 100 yıl önce yaptığı hatayı tekrar ediyor” diyerek bu silahlanmanın Yunanistan’a bir şey kazandırmayacağını ifade etti.

Yunanistan, geçen yıl Türkiye ile yaşanan ihtilafların ardından Fransa’dan 12’si kullanılmış, 6’sı da yeni olmak üzere toplam 18 Rafale savaş uçağı sipariş etmişti.

Yunan Başbakan Kiriakos Miçotakis, 6 adet daha aynı uçaktan sipariş ettiklerini açıkladı. İki adet kullanılmış Rafale uçağı, Yunan Hava Kuvvetleri’ne teslim edildiği ancak henüz Yunanistan’a getirilmediği biliniyor. Toplu olarak Yunanistan’a getirilecek uçaklar, Atina’ya yakın Tanagra Hava Üssü’nde konuşlandırılacak. İlk siparişte yer alan 18 uçağın silahları ile birlikte Yunanistan’a maliyeti yaklaşık 2.3 milyar euro olmuştu. 6 ek siparişin ise 800 milyon euro civarında bir ek maliyet çıkardığı belirtiliyor.

Öte yandan Yunan medyasına yansıyan farklı silah anlaşmalarına yönelik haberler de var. Buna göre Yunanistan, İsrail’den Spike NLOS tipi tanksavar füze ile süpersonik Rampage tipi füzelerin satın alımı için anlaşma yaptı. Ayrıca Almanya’dan Yunan Deniz Kuvvetleri’ndeki 209 ve 214 tipi denizaltılara yerleştirilecek 44 adet “SeaHake Mod 4” tipi torpido satın alımı ile ilgili anlaşma da gündemde. Her iki anlaşmanın da önümüzdeki günlerde onay için Yunan parlamentosu gündemine taşınması bekleniyor. Bu iki anlaşmanın Yunanistan’a maliyetinin toplam 350 milyon euro civarında olduğu düşünülüyor.

‘Türkiye’yi bırakalım yenmeyi durdurmaya bile gücü yetmez’

Yunanistan bölgede kendisine en önemli tehdit olarak Türkiye’yi görüyor. Peki bu silahlanma Türkiye’ye tehdit yaratır mı? Sputnik’e değerlendirmelerde bulunan Cem Gürdeniz, “Yunanistan’ın milli güç unsurları ile Türkiye’nin gücü bütüncül bir şekilde analiz edildiğinde Atina’nın tehdit oluşturması mümkün değildir” diyerek şunları söyledi:

“Çünkü iki ayrı ligde ulusal güç potansiyeli olan ülkeden bahsediyoruz. Türkiye’nin nüfusu ve coğrafyası ile ekonomisi ve özellikle savunma sanayii yetenekleri perspektifinden bakıldığında Yunanistan’ın ister kısa ister uzun soluklu topyekûn bir savaşta direnme gücü yoktur. Tek başına Türkiye’yi bırakalım yenmeyi durdurmaya bile gücü yetmez. Yunanistan 100 yıl önce yaptığı hatayı görüyoruz ki tekrar ediyor. 100 yıl önce Osmanlı İmparatorluğu için büyük bir tehditti. Çünkü her yönüyle hazır askeri gücü, özellikle donanma yetenekleri ile Mondros koşullarındaki Osmanlı’ya göre çok öndeydi. İngiltere ve ABD’nin kışkırtmasıyla 15 Mayıs 1919’da bu gücü Osmanlı’ya karşı kullandılar. Nitekim Sakarya Meydan Muharebesi’ne kadar da bu gücün Anadolu’da etkin olduğunu gördük. Mustafa Kemal önderliğindeki milli mücadele sonunda bu gücün ciddi bir gerilemeye ve en sonunda da 9 Eylül’de utanç verici bir mağlubiyetle Anadolu’dan atılmasına şahitlik ettik.”

‘Türkiye’nin kendi aleyhine vereceği bir milim yer yoktur’

Gürdeniz, “Yunanistan’ın sorunu Lozan sonrası oluşan dengeyi yanlış okumaları” diye devam ederek bu konuya şöyle açıklık getirdi:

“Onlar özellikle Ege Denizi’nin kendilerine ait olduğunu kabulleniyorlar. Paylaşmak istemiyorlar. Halbuki durum ve şartlar böyle değil. Bunu onlar da biliyor. Ayrıca Ege’de silahsızlandırılmış statüde olması gereken adaların egemenlik devrini ortadan kaldıracak şekilde silahlandırılmasına devam etmeleri ve bunu hak olarak görmeleri ciddi sorun. Diğer yandan Kardak benzeri aidiyeti tartışmalı adalar konusunda hukuk yollarını kapalı tutmaları sorunların daha da derinleşmesine neden oluyor. Ege’nin %49’u açık deniz alanıdır. Şu anda 6 mil karasuları genişliğine göre oluşan bu açık deniz alanından Türkiye’nin kendi aleyhine vereceği bir milim yer yoktur. Kıta sahanlığı paylaşımında da Yunanistan’ın tezlerine göre değil, %49’luk alanın adil paylaşımı üzerinden gidilmelidir. Yunanistan Türkiye’nin bu konudaki görüşlerini dikkate almayıp kendi vizyonuna kitlenip, silahlanarak herhangi bir yere varamaz. Eğer son tahlilde bir savaşı göze alırsa bunun 1922’den çok daha vahim ve yıkıcı sonuçları olacağını düşünmelidir.”

‘Yunanistan’ın ABD’ye her alanda bel bağlaması riskli’

Yepyeni jeopolitik ve siyasi gerçeklikle karşı karşıya kalınan bir durumun var olduğunu ifade eden Gürdeniz, “Yunanistan bu gerçeklerle yüzleşmediği ve anlamadığı sürece Türk düşmanlığını teşvik eden Batı’nın silah pazarı ve ABD gibi emperyal bir devletin ileri üssü olmaya devam edecektir. ABD’nin Afganistan’dan geri çekilme kararı sonrasında yaşananları göz önüne alırsak, Yunanistan’ın ABD’ye her alanda bel bağlaması bu ülke için riskli bir süreci işaret ediyor. O nedenle Yunanistan’ın aklı selim ile hareket etmesini ve gayrisafi milli hasılasından silahlanmaya bu kadar büyük paylar ayırarak beyhude bir gayret içine girmemesi gerektiğini tavsiye ediyorum” diye sözlerini sonlandırdı.

Kaynak: Sputnik

Yorum yapın