Amerikalı Lockheed Martin ve İsrailli Rafael yeni bir lazer silahı için birlikte çalışıyor

Küresel savunma endüstrisinin iki büyük markası, ABD merkezli Lockheed Martin ve İsrail merkezli Rafael Advanced Defense Systems grupları, kara tabanlı yeni bir lazer silahı geliştirmek üzere birlikte çalışacaklarını açıkladı. Açıklama geçtiğimiz hafta yapılırken, geliştirilmesi amaçlanan yeni silahın da öncelikle İsrail’in hava savunma sistemini korumaya yönelik olacağı belirtildi.

Lockheed Martin yönetimi tarafından konuyla ilgili olarak yapılan açıklamada, “Her iki şirketin önceliğinin İsrail’in hava güvenliği olmakla birlikte, geliştirilecek yeni silahın ABD ordusuna da satılabilmesi için bir sonraki aşamada girişimlerde bulunulacağı” vurgulandı. Ayrıca, işbirliği anlaşmasının, her iki ülkenin hükûmetleri tarafından da desteklendiği belirtildi.

Uzun süredir lazer teknolojisi üzerinde çalıştığı bilinen İsrail Savunma Bakanlığı, roketler ve insansız hava araçları da dahil olmak üzere, farklı türden hava tehditlerini engelleyebilecek bir sistemin geliştirilmesinde şu ana kadar belirli bir başarı düzeyine ulaşmış durumda. İsrailliler, bu bilgi birikimini Lockheed Martin’in onlarca yıla yayılan muazzam deneyimleriyle birleştirerek, mümkün olan en kısa sürede sonuca gitmeyi amaçlıyor. Telaviv’i bu yönde bir karar almaya iten temel nedenin ise son Gazze Savaşı’nda, ülkenin pek güvendiği “Demir Kubbe” sisteminin her türlü yüksek teknoloji ve önleme rağmen iki hafta boyunca ara ara gedikler vermesi oldu. İsrail her ne kadar “Demir Kubbe” denilen göksel güvenlik duvarını aşabilen Hamas roketleriyle ölümcül yaralar almadıysa da bu durumun gelecekte çok daha can yakıcı hedefler için mümkün olabilirliği Yahudi yetkilileri tedirgin etti.

Gökten gelen düşman unsurlara kara tabanlı güçlü bir lazer silahı kullanarak müdahale etme yöntemi, yapılan her karşı saldırı başına oldukça düşük maliyeti, hava koşullarından tamamen bağımsız bir şekilde ve her türlü iklimde yüksek verim elde edilebilmesi, lazer demeti için düşman aracının uçtuğu irtifanın görece önemsiz olması, böyle bir sistemin geniş coğrafî alanları etkili bir şekilde savunabilme kapasitesi de dahil olmak üzere kullanıcılara pek çok avantaj sunuyor.

Lockheed Martin’in Küresel İş Geliştirmeden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Tim Cahill, imza töreni sonrasında yaptığı konuşmada, bu dayanışmayı, İsrail'in bölgesindeki son çatışmada yaşadığı savunma zorluklarının doğurduğunu belirterek, “Geçtiğimiz aylarda Gazze’de yaşanan çatışmalarda gördük ki İsrail'in roket saldırılarını göğüsleme becerisinde hâlâ bazı sorunlu noktalar var. Şimdi, güçlerimizi birleştirerek bu konudaki beceriyi kat be kat artırmayı planlıyoruz” diye konuştu. Cahill, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İsrail'in ulusal güvenliğini destekleyecek bu kritik güvenlik ihtiyacını derinlemesine ele almak için İsrail hükümeti ve savunma endüstrisi ile birlikte çalışmayı, Lockheed Martin ailesi için bir onur olarak görüyorum. Ortağımız Rafael, kendisini dünya çapında kanıtlamış seçkin bir savunma şirketidir. Gitgide büyüyen bu tehdidi bertaraf edebilmeleri için, yüksek enerjili lazer sistemleri üzerine uzun yıllar içinde edindiğimiz bilgi birikimi ve yeteneklerimizi onlarla paylaşmayı dört gözle bekliyoruz. Ayrıca, bu proje dışında başka savunma projelerinde birlikte çalışabilme imkânlarını da araştıracağız.”

Aynı imza törenine katılan Rafael Advanced Defense Systems Pazarlama ve İş Geliştirme Başkan Yardımcısı Ariel Karo de ortaklaşa tasarlanıp üretilecek bir lazer silahının, İsrail’in çok katmanlı hava savunma sistemini daha da güçlendireceğini vurgulayarak, “Anlaşmanın her iki tarafı da hem genel anlamda savunma endüstrisi, hem de özelde lazer odaklı silahlar konusunda geniş bir bilgi birikimine sahip. Bu avantajlı durumun, peşinde olduğumuz yeni silahın izini sürerken de müthiş bir sinerji yaratacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.

İsrail Savunma Bakanlığı geçtiğimiz Haziran ayında yaptığı açıklamada, sivil bir uçağa monte edilmiş güçlü bir havadan lazer sistemi kullanılarak, düşman rolüyle havalanan bir dizi drona başarıyla müdahale edildiğini duyurmuştu. Bu konudaki deneysel çalışmaların, Bakanlığın araştırma-geliştirme biriminin öncülüğünde ve Elbit Systems adlı özel şirketin teknik koordinatörlüğünde geçen ay boyunca aralıklarla sürüp gittiği biliniyor.

Edinilen bilgilere göre, denemeler sırasında, Cessna tipi sivil bir uçağa kurulan yüksek güçlü lazer sistemi, farklı menziller ve irtifalarda birkaç insansız hava aracını imha etmeyi başardı. Denemeler, Akdeniz kıyısında ve İsrail Hava Kuvvetleri ile yakın işbirliği içinde gerçekleştirildi. Savunma Bakanlığı da başarılı olan bu denemelerin ardından, İsrail’in, lazer teknolojisini bir uçağa entegre etmeyi ve operasyonel bir senaryoda hedefleri tespit edip vurmayı başaran ilk ülkeler arasında yer aldığını duyurdu.

İsrailli yetkililer, yüksek güçlü lazer sisteminin, ülkenin mevcut ve gelecekteki tehditlere karşı hava savunmasının etkinliğini artırmasını, bu yeni silahın “Demir Kubbe”, “Davud’un Sapanı” ve “Arrow Füze Önleme Sistemi”ni içeren çok katmanlı hava savunma dizisini başarıyla tamamlamasını umut ediyor. Bu amaçla, geçen yıl üç araştırma programı birden başlatıldı. Bunlardan ilki, kara merkezli olup hava hedeflerini vuracak bir lazer silahına erişmeyi öngörüyor. İkinci program ise bir hava aracına entegre edilmiş olan lazer silahıyla hava hedeflerini vuracak bir sistem için çalışıyor. Üçüncü program da yine yerde bulunan, fakat bir noktadan diğerine hızla hareket edebilen, vurucu başlığı her yöne dönebilen mobil bir lazer platformuyla kara birliklerinin güvenliğine destek verecek bir silahın arayışını sürdürüyor.  

Bakanlığın Askerî Ar-Ge Başkanı Tuğgeneral Yaniv Rotem, programları tanıtırken, yere konuşlandırılacak sisteminin 100 kilovat gücünde lazerle sekiz ilâ on kilometre mesafedeki hedefleri rahatlıkla yok edebileceğini söylemişti. Bakanlık, Gazze şeridine 2024 yılına kadar düşman roketlerini düşürebilecek operasyonel bir lazer sistemi yerleştirmeyi hedefliyor.

Yorum yapın