Fatih Altunbaş, Türkiye'nin savunma sanayisindeki gelişim sürecini anlattı

DEİK Türkiye Mali İş Konseyi Başkanı ve Turaç Dış Ticaret Genel Müdürü Fatih Altunbaş, Euronewsport Kasım-Aralık sayısına verdiği röportajda, Türkiye'nin savunma sanayisindeki gelişim sürecini anlatırken, Sterling markasının bu süreçteki geldiği noktayı değerlendirdi.

"Savunma sanayimizdeki gelişim mühimmat alanındaki ihtiyaçlarımızın da büyük oranda yerli olarak karşılamamızı sağladı." diye belirten Altunbaş, bu alanda üretim yapan Turaç'ın yaptığı ihracatla da dikkat çektiğini ifade etti.

"Türkiye'nin hafif silah mühimmatında dışa bağlılığı büyük ölçüde bitti"

Türkiye'nin savunma sanayide geldiği noktayı sayılarla anlatmak gerekirse 2010 ile 2023 yılları arasındaki döneme bakıyorum. 2010 yılında Turaç Dış Ticaret olarak tesis güvenlik belgesi aldığımızda toplam bu belgenin sahibi ve savunma sanayi üretimi yapan tesis sayısı 100'ün altındaydı. Sasad derneğinin toplam üyesi ise 250 civarındaydı. Bunların içinde birçok firmanın da alt firmaları vardı. Şuanda ise Türkiye'de 2500 tane savunma sanayi firması var. 250'e yakın firmanın da üretim izni var. Bu sayılarda çok sevindiricidir. Savunma sanayi rakamları geçmişte ihracat 1 milyar dolar seviyesinde iken şuan 4 milyar dolara ulaşmış durumdadır. Eskiden havacılık ve savunma sanayi ihracatı dediğinizde ve havacılık ihracatını çıkardığınızda savunma sanayi ihracatı çok düşüktü. Şuanda sivil havacılık ihracatını çıkardığınızda savunma sanayi ihracatının 3 milyar dolar olduğunu göreceksiniz. Bu 3 milyar dolarlık rakam şuanda çok iyi bir rakamdır sektörün gelişmekte olduğunu gösteriyor. Fakat daha üste bir rakamı yakalamalıyız. Çünkü iç pazarı karşılaştırdı- ğınız zaman Türkiye'nin savunma sanayinde alıcı mı, satıcı mı dediğinizde halen alıcı pozisyonunda olduğu söylenebilir.

Birçok alanda yerlileşme çalışmaları sürüyor. Fakat yerlileşme oranları yükselirken bazı yerlerde yerlileşmeyi % 80 oranlara çıktığını söyleyenler var. Ben buna kesinlikle katılmıyorum. Yerlileşme seviyesinin içerdeki çalışmalarla %50'nin üzerinde olduğunu düşünüyorum. Fakat % 80 seviyesine çıktığını söylemek ayakların yere basmadığını gösteriyor. Savunma sanayimizin de 2020-2022 yıllarında pandemi nedeniyle Avrupa'da ve ABD'deki yavaşlayan sektöre destek olduğu ve orada oluşan boşlukları ve fırsatları çok iyi değerlendirdiğini söyleyebilirim. Bu durum gerçekten savunma sanayi açısından geri dönülmez bir kazanım oldu. Böyle de devam edecektir.

Türkiye'de savunma sanayi ihracatını arttırma iradesinin olduğunu görüyoruz

İhracatı arttırma iradesi gerçekten var. Son dönemde insanlar Türkiye savunma sanayi ülkesi mi, her gün TV'lerde İHA, SİHA görüyoruz, diyorlar. Savunma sanayinin maddi olarak değeri düşük olabilir. Fakat stratejik olarak çok önemlidir. Hele de bizim coğrafya da daha önemlidir. Sürekli şu soru geliyor, durmadan savunma sanayiden bahsediyorsunuz maddi olarak buna değer mi? Maddi açıdan doğru söylüyorlar. Türkiye'nin yıllık cep telefonuna harcadığı para ile savunma sanayinin çapı eşittir. Bu bir gerçektir. Cebimizdeki cep telefonlarına verdiğimiz bütçeyle Türk savunma sanayinin cirosu aynıdır. Fakat biz neden sürekli savunma sana- yini konuşuyoruz. Çünkü cep telefonunun etki alanıyla savunma sanayinin caydırıcılığı açısından baktığınızda sa- vunma sanayinin 100 katı caydırıcıdır. Bu yüzden çok önemlidir. Bir de bizim genlerimizden gelen bir boyutu var.

Türk milletinin Orta Asya'dan bugüne kadar 2000 yıllık tarihimize baktığımızda bizim millet olarak birçok alanda muditliğimiz yoktur. Bizim muciliğimizin büyük çoğunluğu savunma sa nayine denk geliyor. Bu bizim özelliğimizdir. Türk milletinin özelliği savaşçılığıdır. Yaradan da bize böyle bir özelliği vermiş. Bu özelliğimizi geliştirmemiz gerekiyor Uzak Doğu ülkesinden bit bakanla görüştüğümüzde bize, Biz Türkler gibi savaşçı değiliz' dedi. Bize dışan dan nasıl bakıldığını o zaman anladım.

Mühimmat kısmında durum nedir?

Mühimmat tarafinda hafif silah grubu, orta grup vat bit de ağır silah grubu var Hafif silah mühimmatı grubunda Tutaç Dış Ticaret, Türkiye'de üretim izni alan ilk özel sektör firmasıyız. Tutaç Dış Ticaret'in açtığı kapıyla birlikte 5 firma daha izin belgesi aldı. Şuanda 6 firma hafif silah mühimmatı yapıyor. Zamanında biz izin talebinde bulunduğumuzda amanı Turaç Dış Ticaret'e izin vermeyin, onlara izin veritse niz Makine Kimya Kurumu batar diyorlardı. Makine Kimya halen yerinde duruyor, batmadı. Devam ediyor Eskiden o üretim yapıyordu, halen üretim yapayot Makine Kimya'nın yanında bizim açtığımız kapıyla 6 tane daha özel sektör fit ması sektöre giriş yaptı. Bir iki kritik üretim dışında Türki ye'nin hafif silah mühimmatında dışa bağlılığı büyük ölçüde bitmiş durumdadır. Çok uzun sürelerden bahsetmiyorum. Her yıl bir iki kalibtede bağımlılık sona eriyot Toplamda 65 tane kalibre var. Biz önce 1 kalibre ile başladık şuanda 10 farklı kaliteye ulaştış durumdayız. Bunu sadece Turaç yapmış. 65 kalibrenin 30 tanesi artık kullanılmıyor. Geriye kalan 35 kalibrenin neredeyse üçte birini yerli üretmeye başladık. 4 5 yıl içinde Türkiye artık mühimmat ithal etmeyen, sürekli fazlasını satan bir ülke haline gelecektir.

Devletin artık mühimmat üretiminde zorlukları var mi, sektörün önünü açıyor mu?

Geçmişte çok ciddi manada sıkıntı vardı. Çok zorluyor lardı. Artık bunları aştık. İzin alma konusunda bir problem yaşanacağını düşünmüyorum.

Turaç Dış Ticaret olarak siz sektörün neresindesiniz?

Bizim kuruluşumuz 1987 yılıdır. O yıllarda avcılık sektörüyle başlayan sonra savunma sanayine geçen bit serüvenimiz var. 36 yılımızı geride bıraktık. Ben ikinci kuşağım. Şuanda ürettiğimiz Sterling matkasını biz ithal ediyorduk Biz ithal ettiğimiz fişekleri bugün kendimiz üretiyoruz. Sterling markasının bütün haklarını dünyada satın aldık. Şuanda Sterling markasıyla 93 ülkeye ihraç ediyoruz. Bizimkisi tersinden değişik bir hikayeden örnek alınacak ve ders çıkanılacak hikayemiz vardır. Herkese de tavsiye ediyoruz. Bugün ithal ettiğiniz ürünleri mümkünse fabrikasıyla birlikte satın almalarını öneriyoruz. Geçmişte tamamen ithalatçı iken bir ithalatın önünü kestiğimiz dönem var. Şuanda şirketimiz ihracatçı pozisyonundadır. Bugün itibariyle ürettiğimiz 100 üründen 70 tanesi yurt dışına gidiyor, 30 tanesi de yurt içi pazarda kalıyor. Son üç yıldır böyle çalışıyoruz.

İç pazarda dolar kurundan kaynaklanan sorun olduğunu belirtiyorlar. Bu durum size de yansıyor mu?

Dövizdeki yukarıya doğru çıkışlar veya iç pazardaki daralmayı bizde hissediyoruz. İç pazardaki kar marjlarının sürekli eridiği doğrudur. Ama ben bu dönemi bir önceki dönemden daha çok seviyorum. Çünkü öncesinde döviz baskılaması vardı. Döviz baskılandığında bizim gibi ihracatçı firmalar 1 yıldan fazla çok ciddi manada fırsat kayıplarına neden oldu. Dolar olması gerekenden % 20-30 daha düşüktü. Bunların olmaması için serbest piyasa şartları nedeniyle barışık olunmalı.

Bu dönemde ABD pazarı sürekli ön plana çıktı. Turaç olarak sizde ABD pazarına yoğunlaştınız mı?

Bizim bir numaralı pazarımız ABD, iki numarada Avrupa, sonra Afrika ve Asya Pasifik ülkeleridir. ABD pazarı pandeminin bize sağlamış olduğu, hiçbir zaman göremeyeceğimiz bir fırsatı bize sağladı. Çünkü ABD pazarında ciddi manada büyük, devasa silah ve mühimmat firmaları vardı. Pandemi de bu firmalar durdu, üretim yapmadılar. ABD'de de talep oluştuğunda ise o fabrikaların tekrar ayağa kalması çok uzun bir zaman aldı. Bu durumu Türkiye'deki bütün tabanca ve silah üreticileri olumlu değerlendirdi. Bizde mühimmat üreticileri olarak değerlendirdik. ABD'ye adet bazında en çok silah satan ülke Türkiye'dir. Fakat ciro bazında en çok ihracat yapan ülke İtalya, Almanya ve Türkiye'dir. Bu durum neyi gösteriyor. Türkiye'deki ürünlerin fiyatları çok ucuz ve diğer ülkelere göre niteliği düşük. Aslında ticari açıdan sorun burada değil. Türkiye'nin marka sorunu var. ABD'de satılan silah ve mühimmatların büyük çoğunluğu Türkiye üretimi olmasına rağmen ABD markaları altında satılıyor. Bizim problemiz buradadır. Turaç olarak bizim farkımız fason üretim yapmamak. Kendi markamız ve ismimiz ile varolmak. Pandemiye kadar ABD'liler bizim markamızla ürün almamak için direndiler. Bizde direndik, kendi markamızla satmak için. Pandemi ise direnç- lerini kırdı. Sterling markamızla ürünlerimizi almayı kabul ettiler. Her şeyimize itiraz ettiler. Ambalajlarımızı dahi değiştirmek istediler. Made-in Türkiye yazmayın dediler, hayır dedik. Bu pandeminin bize verdiği fırsattı. Bizden önce Almanları, İtalyan'ları tanımışlardı.

Türkiye Afrika ilişkilerini geliştirmek istiyoruz. Ticari açıdan Afrika pazarını değerlendirir misiniz?

Afrika pazarı için keşfedilen şeyleri tekrar keşfediyoruz. Biz firma olarak 2018 yılından itibaren Afrika zirvelerine katılıyoruz. 2018 yılından bugüne kadar Afrika ülkelerinin çoğunluğunu ziyaret ettik. Savunma sanayi fir- maları son bir iki yıldır Afrika pazarına bakmaya başladı. Afrika pazarı çok başka bir pazardır. O bölgeye ayrı çalışmak gerekiyor. Savunma sanayi de bizler hep fason üretimler yaptığımız için diğer pazarları bir türlü anlamıyoruz. Bize garip geliyor. Bu yüzden aynı dile de konuşamıyoruz. Şuanda bir uyanış başladı. Umarım bu durum devam eder. 58 ülkenin 30 tanesine ulaşırlar. Arkasından Asya Pasifik ülkelerine önem vermemiz gerekiyor. Asya'da Pakistan'dan başka bildiğimiz bir ülke yok. Japonya'dan başlayıp diğer ülkelere yayılmalıyız. Pakistan ile kardeşliğimiz çok iyi. Fakat onların dışında ekonomisi çok iyi, teknolojisi çok iyi ülkeler var. Malezya, Singapur, Endonezya, Tayland, Çin izin verinse Hong Kong gibi ülkeler var. Diğer tarafta da Japonya var. Kişi başına düşen gelir 65 bin dolar, çok zen- gin bir ülkedir. Biz bu sene Japonya fuarına katıldık. Kolay bir süreç değildir. Japonya savunma sanayine yakın bir zamanda 300 milyar dolar harcayacağını belirtiyor. Harcamak zorunda. Çünkü Çin, savunma sanayinde büyüyor. Türkiye'nin de Japonya'nın bu kararından faydalanması gerekiyor. Önümüzdeki süreçte çok güçlü bir savunma sa- nayi ile Japonya'da göreceğiz.

Yorum yapın