Yenilenebilir enerji sektöründe çalışan HALBES Enerji firmasının Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Haluk Deda, Defensehere.com'a verdiği röportajda, hem rüzgârın hem de güneşin aynı anda kullanılabileceği mobil sistemleri anlattı.
Katlanılabilir römorklardan da bahseden Deda, şunları söyledi:
“Yenilenebilir enerji sistemleri içerisinde, özellikle son dönemde birleşik yenilenebilir enerji sistemleri kavramı ortaya çıktı. Hatta bu konuyla ilgili yakınlarda yeni bir yönetmelikte yayınlandı. Amaç yenilenebilir enerji kaynaklarını birlikte ve verimli kullanmak.
En yaygın kullanılan da güneş ve rüzgâr olduğu için şu aşamada, bunların birlikte kullanılması verimliliği çok daha yüksek hale getiriyor. Böylesiyle de biz hem güneşi hem rüzgârı aynı anda kullanılabilecek bir teknolojiyi geliştirebildik ama bununla birlikte bir diğer önemli nokta da bunların mobil olması. Çünkü herkes rüzgâr türbini dediği zaman sabit bir rüzgâr türbin direği ve bunun üzerindeki türbini düşünüyor. Hâlbuki bunları biz mobil sistemler olarak da kullanabiliriz, ihtiyaca göre.
Bunlar tarım, turizm ve bir takım sanayi gereksinimim alanlarında kullanılabiliyor. Hatta AFAD’da biz onlarla ilgili toplantılar yaptığımızda, afet bölgelerinde ihtiyacı olan enerjinin, örneğin; bir deprem ve sel gibi, hemen taşınarak mobil enerjinin buradaki kullanımını rahatlıkla sunulabiliyor.
Bunun içinde geliştirilen sistemler, hem rüzgârın hem de güneşin aynı anda kullanılabileceği mobil sistemleri geliştirebildik. Bununla ilgili de çok ciddi talepler var. Çok ciddi kullanım alanları var. Görüldüğü gibi yenilenebilir enerji artık bundan sonra hayatımızın her kesiminde her tarafta, mobil de dâhil olmak üzere kullanılabilir hale gelecek. Bu şekilde herkes kendi ürettiği enerjiyi, kendisi kullanacak.
Arkada bulunan ürün, özellikle de savunma sanayii için geliştirdiğimiz ürünlerden bir tanesi. Bu NASO standartlarında bir römork. Bunun üzerinde hem güneş panelleri var. Bunlar katlanabiliyor aynı zamanda taşımada kolaylık olsun diye. Hem de üzerinde bir rüzgâr türbini var. Aynı zamanda depolama sistemleri de var. Aküler şeklinde.
Böylesiyle de ihtiyaç duyulduğu zaman her türlü enerjiyi rahatlıkla sağlayabilecek durumda. İhtiyaç olmadığı durumlarda aküleri sistem doldurmaya devam ediyor. Bu şekilde kesintisiz bir enerji kaynağı sağlıyor.
Bunların taşınması bir hayli sıkıntılı olduğu için, biz özellikle hidrolik sistemli rüzgâr türbinlerinin direklerini yukarı ve aşağıya doğru hareket etmesini de sağlıyoruz. Bu da çok önemli bir gelişme. Bu sayede hem daha rahat sağlanabildiği gibi hem de rüzgârı yakalaması açısından daha yukarı doğru da kaldırılabiliyor.
Özellikle bu tip sistemlerin son dönemlerde, turizm sektöründe karavanlar çok istiyorlar. Şimdi yatlar bu konu ile ilgili kendi enerji ihtiyaçları için istemeye başladı. Dolayısıyla da inşallah bu yazın sonunda bütün bu sistemleri ülkemizde kullanıldığını görebileceksiniz.
Özellikle de yine bu türbinlerin yükselip aşağıya inip, yukarıya doğru çıkabilecek bir kabiliyete sahip olması, karakollarımız için de önemli. Herhangi bir saldırı anında bu türbinler hızla duvarların aşağısına, arkasına saklanabiliyor. Korunabilecek hale geliyor. Saldırı bittikten sonra tekrar yukarıya doğru kaldırabiliyorsunuz. Bu şekilde de hem enerji sürekli sağlanmış oluyor hem de güvenliği daha rahat bir şekilde sağlayabiliyorsunuz. Bu da çok büyük bir avantajı beraberinde getiriyor.
Bu arkadaki görünen sistem, aslında 10 kw/s bir enerji sağlayabiliyor. 10 kw/s dediğimiz zaman, 3 tane evin, bütün ihtiyacını karşılıyor demektir. Oldukça yüksek bir enerji kabiliyetine sahip. Onun için de zaten, savunma sanayiinde kullandığımız, ordumuzun kullandığı cihazların enerji ihtiyacını karşılamadaki en önemli alternatiflerden biri haline geliyor.”
