Leonardo firmasının Ar-Ge merkezi ve mühendislik çalışmaları

İskoçya’da bulunan Leonardo Mükemmeliyet Merkezi, yaklaşık 80 yıldır Edinburgh’taki tesisinde oluşan zengin bilgi birikimi ve deneyimi sayesinde bugün dünyanın en gelişmiş Yönlendirilmiş Kızılötesi Karşı Önlem (DIRCM) sistemlerinin geliştirilmesinde bir referans noktası haline gelmiştir.

“Tehdidi gerçekten tanımlamak ve Miysis sistemimiz gibi bir teknolojiyi kullanarak onu bertaraf etmek için elimizden gelenin en iyisini yapmak gayesindeyiz”. Leonardo Merkezinde İmkan ve Kabiliyetler Müdürü olarak görev yapan Dr. John Maclean ve onun mühendis ekibini dünyanın dört bir yanındaki uçuş personeli ve hava platformları için koruyucu çözümler tasarlamaya iten işte budur.

Kökü 1940’lara kadar giden savunma mühendisliği mirasına sahip Leonardo’nun Edinburgh tesisi bugün dünyanın dört bir tarafındaki müşterileri için Yönlendirilmiş Kızılötesi Karşı Önlem (DIRCM) sistemleri geliştirip üretmektedir.

Miysis DIRCM sistemlerinin montaj ve teslimatında görevli önde gelen teknoloji uzmanlarından biri olan John bunu “Leonardo’nun DNA’sında mühendislik tutkusu vardır” şeklinde ifade etmektedir. “Bugün yapılan işlerin temelinde, son seksen yılda geliştirilen gurur verici teknolojik miras bulunur. Edinburgh’taki mühendislik departmanında aynı ailelerin farklı kuşaklarından şirketimizde çalışmaya devam eden mühendisler bunun en bariz kanıtıdır. Bunun neticesinde mühendislik ekibimizin teknoloji geliştirmekle kalmayıp bunu kuşaktan kuşağa aktardığını görüyoruz. Leonardo’daki görevimiz, bu mirası ürünlerimize yansıtmak ve yeni kuşak mühendislere aktarmaktır”.

İlgili gruplar ile ilişkiler

Leonardo Merkezi’ndeki mühendislerimiz, MANPADS’nin (insan tarafından taşınabilir hava savunma sistemlerinin) sunduğu mevcut ve gelişen tehdit senaryolarını tam olarak anlayabilmek ve buna karşı en uygun çözümleri geliştirmek için İngiltere, NATO ve diğer müttefik devletlerin savunma bilimi ve teknolojisi toplulukları ile devamlı bir ilişki tesis etmişlerdir.

Kampanya Yöneticisi Alastair McFarland, “Bu durum, araştırma ve geliştirmeye yaptığımız ciddi yatırımın bir parçası olarak kararlarımızın bilgiye dayalı olmasına yardımcı olmakta ve DIRCM kabiliyetimizin, mümkün olan en sıkı standartlar düzeyinde (laboratuvardan gerçek atış tatbikatına kadar) oluşmasını sağlamaktadır” şeklinde açıklamıştır. “Söz konusu düzenli ilişkiler, hava platformlarını en iyi biçimde korumak ve gelecek tehditleri bertaraf edebilmek için sistemin hangi alanlarına odaklanmamız gerektiği konusunda bize net bir yön sunmakta; her zamankinden daha hızlı ve daha kuvvetli karıştırma (jam) yapılması için bize yardımcı olmaktadır.”

“Genel olarak tehditten kurtulma oranını artırmak ve günün sonunda pilotları güvenli bir şekilde döndürmek için müşterilerimiz ile tüm süreç boyunca beraberce hareket ediyoruz. Bu Miysis’i yeni bir platforma en iyi şekilde nasıl entegre etmemiz gerektiğini anlamamızı, DIRCM’nin etkinliğini ve kapsama alanını en üst seviyeye çıkarmak için en uygun lokasyonu tespit etmemizi sağlamakta, uçuş testi ve devreye alma aşamasına destek olmaktadır. Bunların hepsi müşterilerimizin görevlerini güvenlik içinde ve başarı ile tamamlaması hedefine yöneliktir”.

Birleşik tasarım çözümü

Miysis DIRCM’nin geliştirilmesinde uygulanan açık mimari prensipler sayesinde sistem, hem kullanımda olan hem de yeni geliştirilen hava platformlarına,  farklı füze uyarı sistemleri veya savunma destek suitlerine entegre edilebilmektedir.

Miysis’in belirleyici özelliklerinden bir diğeri ise piyasadaki en küçük, en hafif ve en az güç tüketen DIRCM sistemi olmasıdır.

John’un ifadesi ile “Biz bunu küçük pervaneli uçaktan jet motorlu büyük nakliye uçaklarına kadar tüm hava platform türlerini kapsayacak şekilde tasarladık. Bu teknolojik evrim, Leonardo’nun DIRCM sistemleri de dahil olmak üzere çeşitli sistemleri geliştirirken edindiği bilgi birikimden kaynaklanmaktadır. Bu suretle sistem çözümünün en iyi ne şekilde geliştirileceği konusuna odaklanmış olduk ve bu denli küçük bir paketten böylesi yüksek düzeyde enerji elde etmemiz mümkün oldu.”

Odak noktasının salt teknoloji yaratmak olmadığını, aynı zamanda test ekipmanlarına da ciddi önem verildiğini vurgulayan John, “Sisteme sahip olunduğunda, denemelere başlamadan önce sistemi etkili bir şekilde test ederek sistemi tüm çevresel alanlarda karşılaşabilecek tehditlere karşı optimizasyonunun sağlaması gerektiği hususu çoğu kez göz ardı edilebilmektedir.” 

Leonardo bu kapsamda, Edinburgh tesisinde hem simüle edilmiş tehdit füze manevralarını hem de temsili hava platform hareketini birleştiren benzersiz bir sistem entegrasyon laboratuvarı kurmuştur. Böylece şirket, DIRCM sistemini, ekipmanın sahaya girerek bir dizi farklı tehdit füzesini hem izlemede hem de bertaraf etmede etkinliğini kanıtladığı gerçek atış denemelerine girmeden önce her türlü operasyonel koşullarda test edebilmektedir.

Mühendislik çeşitliliği

Leonardo’nun, bilgi ve yeni teknolojik atılımlar konusunda mühendislerini sürekli çaba göstermeye teşvik eden yapısı, mühendislik disiplinlerinin birçoğunun projeler arasında birbirlerini çapraz olarak beslemesi anlamına gelmektedir. Böylelikle bir projedeki mühendisler farklı bir proje üzerinde çalışmanın lezzetini alabilmekte, bilgi birikimleri ile deneyimlerini bir araya getirebilmektedir.

Bu ise birden fazla disiplinin tek bir odak projede işbirliği yaptığı daha büyük projelerde, Entegre Proje Ekiplerinin (EPE) kullanılmasıyla tamamlanır. Böylece tüm mühendislik disiplinlerinden fikir ve bilgilerin bir araya gelmesiyle ortak deneyim ve yeteneklerden en iyi şekilde yararlanılması sağlanır.

John bunu şu şekilde ifade etmektedir: “Bir sistemin optimizasyonu yaratıcılık sağlar. Mühendisliğin özü, çok teknik bir sorunu hem sağlam hem de sürdürülebilir yaratıcı bir yöntemle çözmektir.”

“Yaş, cinsiyet ve hatta kişilik tipleri bakımından farklı bakış açılarına sahip olmak gerçekten işe yaramaktadır; bazı insanlar çok tutkulu, bazıları ise daha yaratıcı, mantıklı ve bir alana odaklanmış olabilir. Bu farklılıklar potansiyel çatışma alanları doğurmak yerine mümkün olan en kapsamlı seçeneklerin ve tasarım çözümlerinin keşfedildiği mükemmel tartışma ortamları yaratmaktadır. 

“Bir endüstriyel istihdam, staj programı veya lisansüstü programının parçası olarak aramıza katılanların, dünyanın önde gelen teknolojilerimizle çalışmaya başladıklarında sadece işin perde arkasına vakıf olduklarını değil aynı zamanda meselelere taze bakış açıları sayesinde bir soruna etkin çözümü bulma konusunda bize nasıl katkı sağladıklarını da gözlemliyoruz.”

Mükemmelliğin peşinde

“Sonuçta,” diyerek ifadesine başlayan Alastair cümlesini “mühendislikte mükemmellik konusundaki amansız arayışımız, tehlikede olanların hayatlarını kurtarmakla ilgilidir” şeklinde tamamlıyor.

Bu, Leonardo’daki uzmanlarımızın çoğunun uzun süreli adanmışlıkları ile kendini göstermektedir. John örneğinde olduğu gibi mühendis meslektaşlarının birçoğu da birkaç on yıldır şirkette çalışıyor. Bu da geliştirdikleri teknolojide kişisel bir pay oluşturmalarına ve mümkün olan en etkili ve sağlam DIRCM sistemini üretmek konusunda sorumluluk almalarına neden oluyor.

Yüksek teknolojik görüntüleme özelliklerine sahip birçok Leonardo ürününün yanı sıra hedefleme, gözetleme ve navigasyon için yüksek güce sahip lazer ve gimbal sistemlerine atıfta bulunarak “Bu mesleki bir gurur meselesidir” ve “Önceki projelerden edinilen tüm bu kolektif bilgi birikimi ve deneyim Miysis DIRCM sistemine aktarılmıştır” diyor.

Alastair ayrıca “bu tehditlere olması gerektiği cevap verirken, geçmişin muhasebesinde her bir günün önemli olduğu bir durum ortaya çıkabilir” diye ekliyor. “Bunu yapan insanlar ve işlerine kattıkları enerji, bir birey olarak ne denli harika olduklarını göstermektedir. İnsanlarımız ne yaptıklarını, getirdiği yararı ve hayat kurtarmak için neden zaman, para ve çaba harcamamız gerektiğini anlattıklarında tanık olacağınız bilgi derinliği gerçekten ilham vericidir. Burası parçası olmak isteyeceğiniz, size enerji veren bir işyeridir.”

Kaynak: Leonardo Company

Yorum yapın