Türkiye’nin uzay alanındaki çalışmaları nasıl ilerliyor?

1960’larda ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaş ile başlayan uzay araştırmaları, yıldan yıla genişlemiş, uzayın dünya için önemi her geçen gün artmıştır. Günümüzde dünya yörüngesinde konumlanan uydular aracılığıyla uzay, bilimsel araştırmaların yanı sıra haberleşme, internet, görüntü alma, gözetleme, yayın ve konum gibi sayısız alanda yarış arenasına dönüşmüştür.

Uzay alanında artan faaliyetlerin gelecek yıllarda daha da yoğunlaşması beklenmektedir. Uydu teknolojilerinin yanı sıra, uzay turizminden uzay madenciliğine, lojistikten savunmaya pek çok alanda uzay sektörü büyük bir dönüşüm içindedir. Bu dönem pek çok kaynakta “Yeni Uzay (New Space)” olarak tanımlanmaktadır. Yeni Uzay, yeni bir yatırım felsefesine ve ticari güdülerle hareket eden özel uzay şirketlerinin gelişmesine yol açan bir dizi teknolojik ilerlemeyi içeren küresel bir eğilimdir. Fizibilite çalışmalarına göre, 2027 yılında yörüngedeki aktif uydu sayısının 8.000’i aşacağı ve toplam uzay ekonomisinin 1 trilyon dolar seviyesine ulaşacağı öngörülmektedir.

Türkiye uzay araştırmaları alanında dünyanın lider ülkelerinin gerisinde kalmış olsa da özellikle son yıllarda gözle görülür bir atılım içindedir. Uzun zaman önce gelişmiş ülkelerden aldığı teknolojik destekle uydu teknolojilerine adım atan Türkiye, bugün kendi haberleşme ve keşif gözlem uydularını yerli ve milli imkânlarla yapabilir hâle gelmiş, uzay endüstrisi içinde çok uzun süredir çeşitli rollerde varlık gösteren bir ülkeye dönüşmüş, üstelik bu varlığını istikrarlı şekilde sürdürmek ve daha da büyütmek için girişimlerde bulunan bir sürecin içine girmiştir. Bu atılımın gerisinde ise aslında çok sayıda kurum ve kuruluşun uzun yıllar öncesine dayanan çok sayıda projesi, emeği ve işbirliği bulunmaktadır. Analizimizde Türkiye’nin yıllar içinde uzay alanında attığı adımlar ve gelişimi değerlendirilerek yürütülen ve yakın gelecekte hayata geçmesi beklenen projeler incelenmiştir.

Türkiye’nin Uydu Çalışmaları

Ülkelerin uzay çalışmaları belirli yeteneklere göre kategorilere ayrılmaktadır. Bu kategoriler Ay’a İnsanlı Uçuş, Uzay İstasyonu, İnsanlı Uzay Uçuşu, Fırlatma Yeteneği, Dünya Dışı Yönetimler ile Yapay Uydular kategorileridir. Türkiye günümüzde Yapay Uydular kategorisinde yer almaktadır.

Pek çok ülke gibi Türkiye de uzay faaliyetlerine ilk olarak haberleşme uyduları ile adım atmıştır. Aerospatiale tarafından üretilen ve 24 Ocak 1994’te Fransız Guyanası’ndan fırlatılan TÜRKSAT 1A uydusu Türkiye’nin ilk denemesidir. Ancak bu uydu fırlatılma aşamasında, Ariane 4 roketindeki teknik arıza nedeniyle okyanusa düşmüştür.

TÜRKSAT 1B

Başarısızlıkla sonuçlanan ilk denemeden kısa bir süre sonra 11 Ağustos 1994’te fırlatılan TÜRKSAT 1B Türkiye’nin ilk uydusu olarak tarihe geçmiş ve 2005’e kadar 12 yıl boyunca TV yayıncılığı ve veri haberleşmesi hizmeti vermiştir.

TÜRKSAT 1C

TÜRKSAT 1B’nin ardından 10 Temmuz 1996’da TÜRKSAT 1C Fransız Guayanası’ndan Ariane 4 roketiyle fırlatılmış ve 2010 yılına kadar TÜRKSAT 1B gibi TV yayıncılığı ve veri haberleşmesi alanlarında görev yapmıştır.

TÜRKSAT 2A

Fransız Guayanası’ndan Ariane 4 roketiyle fırlatılan TÜRKSAT 2A, 10 Ocak 2001 tarihinde yörüngeye yerleşmiş ve 2016 yılına kadar Rusya’yı da kapsayacak şekilde görev yapmıştır.

BİLSAT

Türkiye’de yer gözlem uyduları geliştirme çalışmalarının ilk adımları ise 1999 yılına kadar uzanmaktadır. 2000 yılından itibaren bu çalışmalar hızlanmış, 2001-2003 yılları arasında Devlet Planlama Teşkilatından (DPT) sağlanan destekle ve teknoloji transferi yöntemiyle Türkiye’nin ilk optik uzaktan algılama ve yer gözlem uydusu BİLSAT yapılmıştır.

Uydu, TÜBİTAK’ın Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü (TÜBİTAK UZAY) ve İngiliz uydu teknolojileri şirketi Surrey Satellite Technology Limited-Surrey (SSTL) işbirliği ile yapılmıştır. Bu kapsamda, 2001 yılında uydu yapım sürecini öğrenmek ve bağımsız uydu yapabilme yeteneği kazanmak için İngiltere’ye sekiz araştırmacı gönderilmiştir. Uydu teknolojilerinin çeşitli alanlarıyla ilgili yüksek lisans eğitimi almak ve üretim, test ve tasarım aşamalarında çalışmak için yurtdışına giden 20 civarında araştırmacı uydu teknolojileri konusunda önemli bir birikim elde etmiştir. Ayrıca, BİLSAT uydusu yapılırken işin daha iyi öğrenilebilmesi amacıyla mühendislik modeli sayılabilecek bir uydu daha yapılmıştır.

BİLSAT, 12 metre çözünürlüklü olarak geliştirilmiş ve yörüngede başarıyla çalıştırılmıştır. BİLSAT projesi kapsamında TÜBİTAK UZAY tesislerinde Yer İstasyonu ve uydu üretim/test laboratuvarları kurulmuş, yerli imkânlarla Çok Bantlı Kamera (ÇOBAN) ve Gerçek Zamanlı Görüntü İşleme Kartı (GEZGİN) tasarlanmış ve uzay tarihçesi kazandırılmıştır. Bu ekipmanlar Türkiye’de tasarlanan ve üretilen, uzay tarihçesine sahip ilk ürünler olmuştur.

Türkiye’nin 27 Eylül 2003 tarihinde kavuştuğu ve haritacılık, afet izleme, çevre izleme ve şehircilik planlaması amaçlarıyla görev yapan mini uydu BİLSAT’ın ömrü üç yıl olarak öngörülmüş, ancak ondan kazanılan tecrübeyle Türkiye uzaydaki uydu sayısını yıllar içinde üç kat artırmıştır.

13 Haziran 2008 tarihinde Fransız Guyanası’ndan Ariane 5 roketiyle fırlatılan yüksek kullanım kapasiteli TV yayıncılığı ve haberleşme uydusu TÜRKSAT 3A, Thales Alenia Space şirketi tarafından yapılmıştır. Ayrıca uydunun yapımında 22 Türk mühendis görev almıştır. Hâlâ aktif olarak görev yapan bu uydu, 16 Temmuz 2008 tarihinde TÜRKSAT 1C uydusunun tüm sinyal trafiğini devraldıktan sonra görevine başlamıştır. Ayrıca, 27 Ekim 2008’de TÜRKSAT 2A üzerinden yayın yapan kanalların frekansları da TÜRKSAT 3A uydusuna transfer edilmiştir. TÜRKSAT 3A’nın 2028 yılına kadar hizmet vermesi beklenmektedir.

RASAT

BiLSAT projesiyle elde edilen deneyim kullanılarak yapılan RASAT, tamamı Türkiye’de Türk mühendislerce tasarlanıp üretilen ilk yerli gözlem uydusudur. 2004-2011 yılları arasında TÜBİTAK UZAY öncülüğünde, DPT desteğiyle geliştirilen ve 2011 yılında yörüngede devreye alınan RASAT projesi kapsamında, uydu montaj, entegrasyon ve test laboratuvarları büyütülmüş; uydu tasarım, üretim ve test konularında 100’den fazla uzman yetiştirilmiştir. Milli gözlem uydumuz RASAT ile Türkiye, uydu teknolojisinde söz sahibi bir ülke hâline gelmiştir. Ayrıca TÜBİTAK UZAY, bir uydu projesinin baştan sona gerçekleştirilmesini sağlayacak sistem tasarımı ve entegrasyon yeteneklerine sahip olduğunu göstermiştir.

17 Ağustos 2011’de Rusya’nın Yasny Fırlatma Üssü’nden Denepr fırlatma aracıyla uzaya gönderilen RASAT, fırlatmadan 969 saniye sonra, Dünya’dan 687 km yükseklikteki hedef yörüngesine başarıyla yerleşmiştir. RASAT, 7,5 metre çözünürlükte pankromatik, 15 metre çözünürlükte RGB görüntü çekebiliyor ve yörünge özelliği sayesinde dünyanın her yerinden görüntü alabiliyordu.

STM Thinktech tarafından hazırlanan raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz: "Türkiye’nin Uzay Macerası"

Yorum yapın