Uçan arabalar geleceğin ulaşımını şekillendirecek!

Günümüzde özellikle büyük şehirlerde trafik çözülemeyen bir sorun haline gelmiştir. Mevcut yollar yetersiz kalmakta ve yapılan iyileştirmeler de fayda sağlayamamaktadır. Karayolları genişletilmekte, köprülü kavşaklar, alt geçit ve viyadükler yapılmakta, özellikle toplu taşıma alternatiflerinden raylı sistemlerin yaygınlaştırılması için yoğun mesai harcanmaktadır. Bütün bu faaliyetlere ilave olarak, teknolojinin gelişimi ile uçan arabalar da alternatif bir ulaşım imkanı sunmak üzere kamuoyunun gündemine gelmeye başlamıştır.

Bu gelişmeler uçan arabalara yönelik birçok soruyu da akıllara getiriyor. Nedir bu uçan arabalar? Nasıl çalışacaklar? Kullanımı ve yaygınlaştırılması için neler yapılmalı? Uçan arabalar bildiğimiz sivil hava taşımacılığından nasıl farklı çözüm sunacaklar? Acaba bu araçlar çok fonksiyonlu mu olacak? Hem kara, hem hava hem de denizde seyahat edebilecek bir araç olabilir mi? Bu ve benzeri soruları örnek olarak dile getirebiliriz.

Öngörülen şu ki, dikine iniş kalkış yapacak uçan arabalar bir ya da birkaç kişinin seyahat etmesi için güzel bir seçenek olarak çok kısa sürede hayatımıza girecek. Dünyanın pek çok yerinde küçük ve büyük ölçekli firmalar bu araçların geliştirilmesi için mesailerini harcıyorlar. Henüz teknolojik olarak çözülmesi gereken problemler olsa da teknoloji ve uçuş gösterimi yapan firmaların sayısı azımsanamayacak kadar çok. İnsan taşıyacak bu araçlar için şu an en büyük problem uçuş emniyetini sağlamak ve ürünün sertifikasyon sürecini tamamlamak gibi görünüyor. Henüz sertifikasyon sürecinde baz alınacak otoriteler tarafından kabul görmüş bir gereksinim seti bulunmaması ve sivil hava sahasına entegrasyon kurallarının netleşmemesi en büyük engeller arasında sayılabilir.

Geçmişte çok çılgın olarak nitelendirilen uçan arabaların hayatımıza girmesi teknik olarak çok uzak görünmüyor, bunu tereddütsüz söyleyebiliriz. Fakat bütün sistemin buna hazır hale getirilebilmesi için alınacak epey yol var. Burada belirtmekte fayda görüyorum gelecekteki araçlar her yerde kullanılabilecek. Gidişat buna habercidir. Uçan arabalar için hangi kurallar geçerli olacak? Hava trafiği nasıl sağlanacak? Bu araçlar için ehliyet nasıl alınacak? Yoksa bu araçlar tamamen otonom mu olacak? Kamuoyu hazır mı? Sorular çok, cevap bulmak çok kolay değil. Hem teknik hem de sosyal boyutta pek çok çalışma yapılıyor. Toplumun dikey mobilite teknolojisine hazır olma durumunun tespit edilmesine yönelik pek çok saha araştırması yapılmaktadır. Yapılan araştırmalarda katılımcıların bir kısmının bu servisler yaygınlaşsa da kullanmayı düşünmediklerini belirtmiştir. Verilen cevaplar analiz edildiğinde emniyet, gizlilik, istihdam güvenliği, çevresel tehditler ve gürültü ön plana çıkan endişeler olarak tespit edilmiştir.

Kanaatimce uçan arabaların geliştirilmesinde dünyada öncü olanların arasında olursak belki ülkemizin kaderini değiştirmemiz mümkün olabilir. Yol uzun, meşakkatli, yoğun çalışma gerekli ve teknolojik yetkinlik sağlamak zorundayız. AIRBUS’tan BOEING’e kadar birçok büyük şirket geleceği şekillendirmek, pazarı elinde tutmak için şimdiden bu alanlarda milyar dolarlar harcıyorlar. Bu platformlarda daha çok yazılım, elektronik, aviyonik sistemler, güç sistemleri ve yapay zeka teknolojileri ön plana çıkmaktadır. Ülkemizin özellikle aviyonik ve güç sistemlerine yoğunlaşmasının gerektiğini düşünüyoruz. İmalat anlamında ülkemiz yeterli seviyededir. Önemli olan teknolojik yenilikleri kullanabilmek, otonom sistemler tasarlayabilmek ve yapay zekâ teknolojisinin olanaklarını bu yeni araçlara entegre edebilmektir. Fark yaratarak rakiplerin arasından sıyrılmamızı sağlayacak teknolojiler bunlar olacaktır.

İlk aşamada konuyla ilgili uygun konsept tasarımları yapılmalı, müşterinin ve pazarın beklentilerini çok iyi analiz etmeli, ergonomi, dış tasarım dikkate alınarak ön tasarım çözümleri oluşturulmalıdır. Otonomi seviyesi yüksek, hava koşullarından etkilenmeyen ve güvenli bir platformunun geliştirilmesi pazarda rekabet avantajı sağlamamızı mümkün kılacaktır. Ürünün geliştirilmesinde tüm paydaşların teknolojik kabiliyetlerinden yararlanılmalıdır. Bu alanda ülkede işler bir ekosistem oluşturmak çok büyük öneme sahiptir. Yükün paylaşılması projenin en az riskle ilerlemesi açısından önemlidir.

Seri üretime geçilen ilk uçan araba ABD’de Miami’de kamuoyuna tanıtıldı. Talebin çok yüksek olduğu belirtildi. Uçan arabanın 599 bin dolara satılacağı, kullanıcıların hem ehliyete, hem de uçuş lisansına sahip olması gerektiği duyuruldu. Tabi pazarda ilk olan bu ürün oldukça pahalı. Bizim coğrafyamız için çok daha ucuz, emniyetli uçuşu sağlayan ürünleri geliştirmemiz gerekiyor. Yoksa müşteri bulmamız mümkün olmayabilir. Ucuz, kaliteli ve gürbüz bir hava aracına ihtiyaç duyulmaktadır. Araçların iniş ve kalkışının yapılacağı “vertistation”, “vertiport” ve “vertihub” gibi altyapılarının hazır olmaması da çok kritik bir husustur. Bu konuların uzun vadede çözülmesi gerekmektedir.

Ülkemizde neler yapılmalı? Bu konuda proje destekleri verilmeli, yarışmalar düzenlenmeli, üniversitelerde uçan araba takımları kurulmalıdır. TEKNOFEST’e 2019 yılında dahil olan “Uçan Araba” yarışması oldukça ilgi uyandırdı. Uçan arabalar bu çalışmalarla yeterince tanıtılmalı ve gençler arasında ilgi artırılmalıdır. Sonuçta bu tür çalışmalar ülkemizin teknolojik bilgi birikimini tetiklemektedir. Özellikle gençler arasında teknolojinin yaygınlaşmasını sağlamaktadır. Bu alanda yapılan çalışmalara TÜBİTAK destekleri verilmelidir.

Hem döner kanat hem de sabit kanatlı uçan araba konseptleri çalışılmaktadır. Teknolojinin geldiği en ileri noktayı incelediğimizde “multirotor”, “lift and cruise” ve “tilt rotor” konseptlerinin yoğun olarak çalışıldığı görülmektedir. Her konseptin avantajı ve dezavantajı bulunmaktadır. Menzil, yolcu taşıma kapasitesi gibi özellikler değerlendirildiğinde hedeflenen görev ne ise ona uygun tasarım çözümünün oluşturulması uygun olur. Teknoloji gösterimi için ilk olarak ölçekli modeller ile hızlı prototipleme yapılması, en uygun konseptin seçimi için fayda sağlar.

Uçan arabaların otonomi seviyesinin belirlenmesi de önemlidir. Tam otonomi beklentisi olmasına rağmen, insan hayatı söz konusu olduğundan gerektiği durumda insan müdahalesinin de mümkün olması tercih edilmektedir. Tabi burada hem hukuki ve hem teknik anlamda epey çalışma yapılması gerekmektedir.

Ülkemizin gerçekleri göz önüne alındığında elektrikli ve güneş enerjili güç sistemlerinin tercih edilmesi büyük öneme sahiptir. Bu doğrultuda yoğun çalışmalar yapılmalıdır. Özellikle güneş enerjisi konseptleri de değerlendirilmelidir.

Ülkemizin uçan arabalar veya dikey mobilite alanında söz sahibi olması için çok iyi stratejiler belirlenmeli, kısa, orta ve uzun vadeli planlar titizlikle oluşturulmalı ve hayata geçirilmeli, bir yandan da zorlu olan hedefler konulmalıdır. Daha sonra eğitim sistemimizde güncellemeler yapılmalıdır. Özellikle üniversitelerde yeni bölümler açılmalı, alana özel yüksek lisans programları kurgulanmalı, uzmanlıklar artırılmalıdır. Günümüzün ihtiyaçlarına uygun müfredat yapılmalıdır. Teknolojik gelişim çok iyi takip edilmeli, bazı kritik veya çok özel teknolojiler temel yetkinlik olarak belirlenmeli, özel önem verilmeli ve bu alanlarda öncü olunmaya çalışılmalıdır.

Kaynak: Haber.aero / Şükrü Çetinoğlu

Yorum yapın