Veri savaşları

Son yıllarda ülkeler arasında büyük bir veri savaşı yaşanıyor. Bu büyük savaş ise bizlere büyük sorumluluklar yüklüyor. Tüm bilgilerimizi kayıt alan uygulamaları ve bu büyük savaşı Yapay Zekâ ve Makine Öğrenimi Müdürümüz Güven Orkun Tanık’la birlikte bir kez daha araştırdık. 

Bir takipçiniz var. Devamlı yanınızda. Sizin nereye gittiğinizi, ne yemek yediğinizi yemekten sonra ne kadar yürüdüğünüzü ve kahveyi ne ile beraber içtiğinizi biliyor. Doğum gününüzü, yarınki toplantıya hangi yolu kullanarak gideceğinizi ve arkadaşlarınızla hangi günler daha çok yazıştığınızı da. Takipçinizin var olduğunu biliyorsunuz ama varlığını devamlı hissetmiyorsunuz. Bu da sizi takipçinizin yanında hem savunmasız hem de şeffaf kılıyor. Takipçinizin bir adı da var. 90’lı yıllarda bilinirlik kazanan, bugün de hayatlarımızı hava ve su kadar kuşatan elektronik cihazlar ve internet! Yapay zekâ sistemleri artık toplanan verilerden çok daha büyük anlamlar çıkarılmasına da imkân sağlıyor. Basit sensör verileri artık artan doğrulukla fiziksel hareketlere, fiziksel hareketler alışkanlıklara, alışkanlıklar dini inanç ve ibadetlere bağlanabiliyor. Cep telefonunuz siz daha karar vermeden hangi partiye oy kullanacağınızı tahmin edebiliyor. Televizyonunuz sizi takip ediyor, verilerinizi uluslararası kuruluşlara satıyor.

İnternetteki veriler asla kaybolmuyor

Verilerinizin bu denli kolayca toplanıp internette açık bir şekilde durmasından endişelenmeniz oldukça doğal. Zira, internette bir kez yer alan bir veri asla kaybolmuyor. Bu durum sadece sizi değil dünyada internet erişimi olan 4 milyar insanı da ilgilendiriyor. Bu takipçinin elindeki bilgi artık devletlerin de dikkatini çekiyor ve rahatsız ediyor. Çünkü hiçbir devlet bu “yabancı” takipçinin kendi vatandaşlarını, bürokratlarını ve önemli görevlerdeki diğer kişilerini takip etmesini istemez. İşte “Veri Savaşları” da bu nedenle başladı. 2020’ye hoş geldiniz. Burada savaşlar kodlar ve veri tabanları arasında veriliyor. 

“Amerika Birleşik Devletleri vatandaşlarının Çin kaynaklı bilgi hırsızlığı nedeniyle yaşadığı mağduriyet insanlık tarihinin en büyük servet transferine de karşılık geliyor.” Geçtiğimiz Temmuz ayında Hudson Institute’ta gerçekleştirdiği konuşmada FBI Direktörü Christopher Wray, Çin’i bu sözlerle suçladı.

Çok kutuplu dünya düzenine doğru gerçekleştirdiğimiz yavaş “yeniden dengelenme” sürecinde Rusya, Çin, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği’nin (AB) tarafı olduğu pek çok veri çalma hadisesi yaşandı ya da yaşandığı iddia edildi. Rusya’nın koronavirüse karşı aşı geliştirme çalışmalarını “hack”lemeye çalıştığı iddiası basına yansıdıktan sadece bir hafta sonra Rusya İstihbarat Teşkilatı “FSB”nin siber saldırılara hedef olduğu açıklandı. 7.5 terrabaytlık muazzam bir verinin çalındığı ortaya çıktı. 

Șirketler de bu savaşa dâhil 

Tüm bunlar olurken tüm dünyayı kasıp kavuran popüler kısa video uygulaması TikTok da gündeme geldi. Kullanıcı verilerinin uygulama tarafından yoğun bir şekilde kullanılması ile başlayan tartışmalar kısa sürede ABD tarafından bu uygulamanın yasaklanma ihtimaline kadar uzandı. 

ABD’nin TikTok’u yasaklama hamlesi aslında uzun zamandır devam eden bir savaşın sonucu. Çünkü kullanıcıların gizli verilerine dair ciddi endişeler uyandıran Facebook için çıkan tartışmalarda uygulamanın yasaklanmasını içerecek bir biçim ortaya çıkmamıştı. Geçtiğimiz günlerde Zuckerberg kendi şirketlerinin önü açılmazsa ABD pazarının Çinli şirketlerle dolacağını söyleyerek tekel konumuna geçmediğinin savunmasını yapmıştı. Yani, şirketlerin devletlerle olan mücadelesi aslında devletlerin birbirileri ile olan mücadelesinin farklı bir boyutu.

Ülkeler arasındaki mücadeleden Google da payını almış durumda. Amerikan Kongresi tarafından Google’a iletilen talebe göre şirketin “yabancı” uygulamalara karşı bir politika geliştirmesi ve ABD vatandaşlarının bilgilerinin yabancı ülkelerdeki sunucularda tutulmasından duyulan rahatsızlığa yer verilmişti. Aynı talep bir başka teknoloji şirketi olan Apple’a da iletilmişti. 

Veri savaşlarında bundan on yıl önce şirketler devletlere karşıyken şimdi farklı devletler şirketlerle aynı safta birbirleri ile mücadele ediyorlar. Geçtiğimiz temmuz ayında Çinli teknoloji şirketi Huawei tarafından geliştirilen donanımların, Birleşik Krallık’ta 5G ağında kullanılması yasaklandı. ABD yine Huawei’ye geçtiğimiz aylarda kapsamlı bir yasak getirmiş ve Huawei telefonlarının ülkedeki kullanımının önüne geçmeye çalışmıştı. 

Bu atmosferde artık dünyada bir internetten bahsetmek mümkün değil. Dünyada internet pek çok uzman tarafından üçe bölünmüş durumda. ABD merkezli ve şirketlerin bir numaralı söz sahibi olduğu internet, Çin’in bir model olarak öne çıktığı ve devletlerin kendi sınırları içerisinde korunaklı bir ekosistem sunduğu “yerli internet”ler ve AB’nin kişisel verilerin muhafazasını her şeyin önüne koyduğu internet.

Kişisel Verilerinizi Koruyun! 

Peki, biz sıradan internet kullanıcıları hem kişisel verilerimizi koruyup hem de internetin nimetlerinden yararlanmak için ne yapabiliriz? 

Güvenilir olmayan uygulama ve bağlantılara tıklamayın.

Güvenilir dahi olsa bir uygulamaya eğer sizin için bir faydası yoksa konum bilginiz ile kamera, mikrofon erişiminize izin vermeyin.

Kurduğunuz uygulamaları artık kullanmıyorsanız erişim izinlerinizi kaldırın.

Kullanıcı sözleşmeleri uzun ve can sıkıcı metinler olabilir ancak sadece bir kere okumanız gereken bu metinlerde haklarınızı ve nelerden feragat ettiğiniz bilgisi yer alıyor. Bu metinleri okumadan hızlıca karar vermeye çalışmayın.

Kolaylık için tüm verilerinizi bir uygulama ile paylaşmayın.

Hiçbir şifrenizi elektronik bir cihazda yazılı olarak tutmayın.

Eğer gizli kalması gereken bilgiler bulunduruyorsanız bunları dijitalde değil kâğıt üzerinde muhafaza etmeye çalışın.

Kişisel verileriniz “Deneyim iyileştirme”, “Pazarlama faaliyetleri” gibi nedenlerle toplanır. Bu nedenlerin ucu açık kavramlar olduğunu unutmayın.

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) ile Genel Veri Koruma Yönetmeliği’ne (GDPR) uygun olmayan hiçbir servisi kullanmayın. Aynı servisi bu standartlara uygun olarak sağlayan bir alternatif mutlaka vardır.

Kaynak: TUSAŞ Mag dergisi 117.sayı / Yapay Zekâ ve Makine Öğrenimi Müdürü Güven Orkun Tanık

 

Yorum yapın