Savunma sanayiinde Ar-Ge tarihçesi ve Aselsan'da Ar-Ge yönetimi

“Ar-Ge nedir?” sorusunun cevabı için öncelikle “İcat nedir?” sorusuna cevap bulmak gerekmektedir. İcat, diğer bir deyişle buluş, daha önce bilinmeyen herhangi bir şeyin kişi veya kişilerce var edilmesidir. Bilgi dağarcığını artırmak ve bu bilgiyle yeni icatlar ortaya çıkartmak için gerçekleştirilen yaratıcı, özgün, yenilikçi ve çoğunlukla da sistematik aktivitelerin toplamına ise Ar-Ge denilmektedir. Ar-Ge kapsamında, belli bir amaca yönelik olarak özelleşmiş ekipler tarafından, literatür araştırmasını temel alan deneyler gerçekleştirilip, deney sonuçları kullanılarak teknolojik gelişmeler sağlanan çalışmalar yapılmaktadır. Özetle, insanoğlunun daha iyiyi arayışıdır Ar-Ge.

İnsanların taş ve sopalarla gerçekleştiremediklerini mümkün hale getirmek için bakırı eriterek şekillendirmesi, akabinde bakırdan daha sert ve dayanıklı bir madde arayışı sonucunda bakır ve kalay alaşımına ulaşması ve teker yapısının icadı ile beraber bu yapıyı çömlek üretiminin yanında taşımacılıkta da kullanmaya başlaması, tarihteki ilk Ar-Ge çalışmalarından sayılmaktadır. Bunlarla beraber, barutun icadıyla kullanılmaya başlayan ateşli silahlar, buhar motorunun icadı ve ulaşımda kullanılması, bilginin yayılmasını hızlandıran matbaanın icadı gibi Ar-Ge tarihinin kilometre taşı olarak nitelendirilebilecek icatlar, tarih boyunca güç dengelerinin değişmesine yol açmıştır. Bu gibi icatlar, yetenekli bir sanatçının sanatını icra etmesi gibi bireysel gayretlerle ortaya çıkmıştır. 1900’lü yıllardan sonra ise bu gayretleri daha sistematik bir şekilde sonuca dönüştürmeyi hedefleyen Ar-Ge yaklaşımı sayesinde medeniyetin ilerlemesi hızlanmıştır. Örneğin, içten yanmalı motorların geliştirilmesi ile otomobil ve uçağın icadı, yarı iletken maddelerin keşfedilmesi ve ardından transistörün icat edilmesi ile bilgisayar ve internetin ortaya çıkışı, uydu ve uzay teknolojilerinin kullanıma alınması gibi gelişmeler ise Ar-Ge’nin altın çağını başlatmıştır. Tüm bu gelişmeler göstermektedir ki medeniyetin ilerlemesinin yolu Ar-Ge’den geçmektedir.

İnsanların ve toplumların en temel ihtiyaçlarından biri olan güvenlik konusunda da ilk çağlardan itibaren icatların yapılmakta olduğu, arkeolojik çalışmalar sonucunda ortaya konmuştur. Taşlardan yapılan baltalar, bakır, kalay gibi metallerin eritilmesiyle yapılan kılıçlar, ok ve mızrak uçları, tahta veya metalden yapılan kalkanlar, zırhlar ve başlıklar bu alanda ilk arkeolojik bulgulardandır. Diğer topluluklardan ve yırtıcı hayvanlardan korunmak veya hayvanları avlamak amacıyla ortaya çıkan bu icatların sayısı her geçen yüzyılda daha da artmış, toplumların birbirleriyle etkileşime geçmesi, ticaretin başlaması ve savaşların yapılması ile savaş aletleri konusunda insanlığın bilgi birikimi artmıştır. Bilimsel düşüncenin ve mühendisliğin ilerlemesiyle birlikte, düşman unsurlara karşı üstünlük sağlayabilmek amacıyla daha dayanıklı malzemeler araştırılmaya, yeni tip savaş araçları geliştirilmeye başlamıştır. Bakır yerine bronz, demir, çelik gibi metal ve alaşımlar kullanılmış, özellikle orta çağ ve sonrasında kale duvarlarını aşabilmek için mancınık, koçbaşı ve barutun icadından sonra da bombardıman topu geliştirilmiştir.

Barutun icadı savaşların konseptini kökünden değiştirmiş ve yakın dövüş silahları yerlerini yavaş yavaş tüfek ve top gibi yeni tip silahlara bırakmıştır. Orta çağ sonrasında devletlerin daha demokratik yaklaşımlar benimsemeye başlaması insan hayatına verilen değeri artırmış ve devletleri savaşlarda insan kaybını azaltmaya yönelik savunma teknolojilerini araştırmaya sevk etmiştir. Bu doğrultuda yapılan araştırma ve geliştirmeler sonucunda askeri personeli daha korunaklı bir şekilde taşımaya yarayan zırhlı araçlar, tanklar ve uçaklar ortaya çıkmıştır. İçinde bulunan personeli dış tehditlere karşı korurken, aynı zamanda taarruz gücünü de artırmayı hedefleyen bu teknolojiler günümüzde de geçerliliğini sürdürmesine rağmen, modern yarı iletken, iletişim, yapay zekâ vb. teknolojilerin desteğiyle insansız sistemler ön plana çıkmaya başlamıştır. İnsan kaybını ortadan kaldıran bu teknolojiler, gelişmiş bütün devletlerin odağındadır. Konvansiyonel savaş yöntemini değiştiren bu tip sistemlerin aktif olarak kullanımını, Türkiye’nin gerçekleştirdiği sınır ötesi operasyonlarda, Azerbaycan–Ermenistan Savaşı’nda ve Rusya–Ukrayna Savaşı’nda görmeye devam etmekteyiz.

Bütün bu örneklerle birlikte, insanların güvenliğe duyduğu ihtiyaç nedeniyle gerçekleştirdiği savunma amaçlı arayışlar günümüzde kullanılan pek çok sivil teknolojinin de temelini oluşturmuştur. Savaş pilotlarının güneşten etkilenmesini önlemek için geliştirilen güneş gözlükleri, İkinci Dünya Savaşında Amerikan ordusunun ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilen yapıştırıcılar ve bantlar, yine İkinci Dünya Savaşı sırasında uçak, tank, savaş gemisi, taşıyıcı araç üretimi nedeniyle ortaya çıkan kauçuk ihtiyacının giderilmesi için geliştirilen sentetik kauçuk, insan hayatının her noktasına dokunmaktadır. Ayrıca, radar araştırmaları esnasında ortaya çıkan mikrodalga fırınlar, savaş uçakları ve gemilerin ulaşımına yol göstermek için geliştirilen GPS teknolojisi, savaş pilotlarının eğitimi için oluşturulan ve günümüzde sivil alanda kullanımı giderek yaygınlaşan sanal gerçeklik sistemleri bu tip teknolojilere örnek gösterilebilir.

İnsanlık tarihi boyunca görüldüğü üzere, savunmanın doğası gereği, tehdit oluşturan unsurlardan teknolojik açıdan üstün olmak önemli bir avantaj sağlamaktadır. Dolayısıyla ordusunu gelişmiş savunma teknolojileriyle donatmak isteyen bütün devletler, bu alanda yapılan araştırmalara önem vermektedir. Oluşan bu yarış ortamında öne çıkmanın merkezinde ise Ar-Ge yatırımları ve inovasyona verilen değer yer almaktadır.

Kuruluşundan bu yana ülkemizin savunma sanayiinde dışa bağımlılığını azaltmada etkin rol oynayan ASELSAN, savunma teknolojilerinde dünya güçleriyle rekabet edebilmek için birçok ürün üretmiş ve geliştirmiştir. ASELSAN, sanayi çağından bilgi çağına geçişin belirginleştiği bu zamanlarda Ar-Ge’nin değerinin bilincinde olarak yönünü öncü teknolojilere çevirmiştir. Hedef, ileri teknolojilerde öncü olup sadece askeri değil sivil alanlarda da üstünlük sağlamaktır. Bu kapsamda, ASELSAN çatısı altında faaliyet gösteren Ar-Ge Yönetimi Genel Müdür Yardımcılığının (AGYGMY) misyonu; ASELSAN’ın stratejik hedefleri doğrultusunda, ihtiyaç duyulan teknolojik kazanımları sağlamak, değişim ve gelişimi desteklemek, ASELSAN’ın teknolojik üstünlüğünü korumak ve ileriye taşımaktır. Bu amaçla ASELSAN, çığır açıcı (disruptive technologies) öncü teknolojilerin geliştirilmesini sağlamak ve küresel konumda öncü olmak için çalışmalarına durmaksızın devam etmektedir.

Kaynak: ASELSAN Dergi 113. sayı / Kemal Arı - Yasin Ersin Telemeci

Yorum yapın