Makale: "ABD’nin küresel hücum presi, Çin Halk Cumhuriyeti savunmasını zorluyor"

Rusya Federasyonu (RF)’nun Ukrayna’yı işgal girişiminin küresel gündemi belirlediği bir dönemde, 18 Mart 2020’de kaleme aldığım, ancak Myanmar üzerine yazdığım kitabı yayına hazırladığımız için bir hafta gecikmeli olarak yayınladığımız makalede (25 Mart 2022, TASAM; Gündemden Geleceğe Bir Değerlendirme); Ukrayna’da yaşanan gelişmelerin küresel güç mücadelesinin asıl hesaplaşma alanı olan Asya-Pasifik gelişmelerinin gözden kaçırılmasına neden olduğunu yazmıştım. Bu konuya dikkat çekmek için şöyle bir giriş yapmıştım;

“Bu günlerde dünya kamuoyu mevcut gelişmeleri anlamak için çaba harcarken Asya-Pasifik gelişmelerini gözden kaçırıyor. Bu savaşta RF’nin durdurulmasına yönelik olarak gelişen psikolojik ortamın sisi, Asya-Pasifik coğrafyasında toplanan fırtına bulutlarının yoğunluğunun görülmesini engelliyor. Oysa küresel aktörlerin son 20-25 yıldır kıyasıya yarıştığı asıl rekabet alanı bu coğrafya. 2019 yılı ile 2022 yılının ilk iki ayı arasında ABD ve müttefiklerinin Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC)’ni çevreleme ve kademeli olarak hareket sahasını daraltma gayretlerinin yoğunluğu Covid-19 pandemisi nedeniyle zaten dikkatlerden kaçmış durumdaydı. Küresel güç politikalarının ısıttığı Myanmar, Kore Yarımadası ve Himalayalar hattında yaşanan gelişmeler bu bağlamda geri planda kalmıştı.“

Devamında ise şöyle bir tespit yapmıştım: “Bütün dünya, olanın peşinde koşup günlük gelişmeleri anlamaya çalışırken, olacağı yakalamanın önemini gözden kaçırıyor. Maalesef akademik camia ve dış politika analistleri de çoğunlukla günlük gelişmelerin rüzgârına kapılmış bir görüntü veriyor. Görünen o ki; Rusya-Ukrayna savaşı hızını yitirmeye başlayınca dünya tekrar Asya-Pasifik gelişmelerine odaklanacak. Ben bu noktada gündemin dışına çıkarak, 2022 yılında yaşanması muhtemel sıcak gelişmelere dikkat çekmek istedim. Bunun yanı sıra ÇHC’nin stratejik aklının anlaşılması için, gündemden geleceğe bağ kuracak bazı değerlendirmeler yapmanın yararlı olacağını düşündüm.“

Bu kapsamda makalenin devamında ÇHC yönetiminin; RF’nin Ukrayna’da savaşa çekilmesini, ABD’nin ÇHC’ye karşı yapmayı planladığı, futbol jargonuyla benzetme yapmak gerekirse “çeyrek final“ öncesinde organize ettiği bir hazırlık maçı olarak gördüğünü ve bu nedenle RF’ye karşı bir tutumun içine girmeyeceğinin gerekçelerini anlatmıştım. Bunun yanı sıra 2022 yılında dünyada sıcak geçmesi muhtemel bölgeleri işaret ederken; Himalayalar’da Yaşanması muhtemel ÇHC-Hindistan Sınır Krizi ile Pakistan, Kore Yarımadası ve Myanmar gelişmelerine dikkat çekmiştim. Söz konusu makaleyi yazdığımız-yayınladığımızdan bu yana geçen zaman değerlendirmelerimizi haklı çıkarmanın yanı sıra daha da ileriye taşıyor.

Şimdi de bu kısa dönemde yaşanan gelişmeleri öngörülerimiz çerçevesinde irdeleyelim: Batı’nın RF’yi yaptırımlarla caydırma ve savaşı sonlandırmaya zorlama stratejisi öncelikle ÇHC duvarına çarptı. ÇHC, ABD Başkanı Biden’ın ÇHC Devlet Başkanı Jinping’i 18 Mart 2022’de telefonla aramasının yarım saat öncesinde, Tayvan Boğazı’na bir uçak gemisi göndererek ABD baskısına karşı takınacağı tavrın ilk emarelerini verdi. Müteakiben iki ülke devlet başkanlarının görüşmesinde ÇHC Devlet Başkanı Jinping, ABD’nin üstü kapalı tehditlerini ciddiye almadığını gösterdi. ÇHC Devlet Başkanı Jinping daha sonra 01 Nisan’da AB ülkeleri yöneticileriyle yaptığı video konferansta benzer bir yaklaşım sergileyerek; yaptırımlara karşı olduklarını vurguladı ve AB’yi, ABD’den bağımsız politikalar üretmeye davet etti.[1] Bu arada Hindistan da Batı’nın büyük gayretlerine rağmen yaptırımlara katılmadı ve RF’nin ÇHC’ye muhtaç bir hâle gelmesinin önüne geçti.

Hindistan bu arada ABD ile iş birliğine de devam etti. Hindistan’ın RF ile olan sıkı bağı ABD’yi ilk başlarda son derece pragmatik bir politikaya itti. Hindistan’ın bağlantısızlık hassasiyetini ve antiemperyalist damarını iyi bilen ABD, Hindistan’ı Rus karşıtı yaptırımlara zorlamadığı gibi Hindistan’a bu yaptırımları nasıl deleceğinin yolunu da gösterdi. Beyaz saray sözcüsü Jen Psaki tarafından 16 Mart 2022’de yapılan açıklamada; Hindistan’ın ucuz Rus petrolünü dolar üzerinden almasının ABD yaptırımlarını delme anlamına gelmeyeceği ifade edildi.[2] Hindistan da bu fırsatı kullanarak RF’den petrol almaya devam etti.

Bu gelişmeler sonrasında RF Dışişleri Bakanı Lavrov’un Hindistan’ı ziyaretinde basına yansıyan olumlu görüntüler Batı’yı rahatsız etti. RF Dışişleri Bakanı Lavrov, Hint savunma ve dış işleri yetkilileri ile görüşmeleri sonrasında Hindistan Başbakanı Modi ile samimi bir görüşme gerçekleştirdi. Bu görüntüler sonrasında Hindistan’ın RF politikası ABD kamuoyunda ciddi eleştirilere neden oldu. ABD bundan sonra resmî söylemlerinde değişiklik yaparak, Hindistan’ı yaptırımlara destek olmaya davet etti, ancak Hindistan’ın tutumunu değiştirmeyi başaramadı. Bu çerçevede ABD, Birleşik Krallık, Japonya ve Batı ülkelerinin temsilcilerinin art arda ziyaretleri ve diplomatik girişimleri Hindistan’ın RF’ye yönelik yaptırımlara katılmasını sağlayamadı.

Makalenin tamamına buradan ulaşabilirsiniz: ABD’nin Küresel Hücum Presi, Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) Savunmasını Zorluyor

Kaynak: TASAM / Dr. Cengiz Topel Mermer

Yorum yapın