Türkiye’nin yeni silahı UÇA 2024 yılında envantere giriyor

Türk savunma sanayisindeki yeteneklerin birleştirilmesiyle ortaya çıkan Uçaktan Atılabilir Güdümlü Akıllı Dip Mayını UÇA, muharebe sahasında düşman üzerinde "sürpriz etkisi" yaratacak.

Makine ve Kimya Endüstrisi (MKE), Koç Savunma ve TÜBİTAK SAGE tarafından kendi öz kaynaklarıyla başlatılan UÇA Projesi, MK-84 tipi genel maksat bombalarına GÖKÇE Kanatlı Güdüm Kiti (KGK) ve akıllı hedef tespit ve mayın ateşleme birimi entegre edilerek, bunların taarruzi deniz mayınına dönüştürülmesini içeriyor.

MKE Genel Müdürü İlhami Keleş, Defensehere.com’a verdiği röportajda, UÇA projesini ve yakın hava savunma sistemini anlattı.

"Biz Koç savunmayla ve TÜBİTAK SAGE ile geliştirdiğimiz bir Malaman mayınımız vardı. Malum dip mayını bu akıllı dip mayını ve bu anlamda da zaten bu şekilde akıllı dip mayınları üretebilen önemli ülkelerden birisi haline gelmiş olduk. Bizim malum genel maksat uçak bombaları var MAK serisi, bombalar MAK, 82, 83, 84.

Havadan, karadan ve denizden dökülebilecek

Bombaların içine Malaman mayını yerleştirmek suretiyle, bunu uzağa atabilmek adına kanatlı güdüm kiti yine TÜBİTAK SAGE’nin geliştirdiği kanatlı güdüm kitini takmak suretiyle taarruzi mayınlama yeteneği kazanmış olduk yani. 30 bin ve 40 bin fitlerden ses hızına yakın hızlarda fırlatılan Dip yayınlarının uçak bombalarının fırlatılması ve istenilen yerde denize sokulması.

Orada Uyutulması ve tehdit teşkil etmesi hedeflere tehdit teşkil etmesi, bunu sağlamak adına geliştirilen bir sistem ve bunu yaparken de radar görünürlüğünü ortadan kaldırmak üzere havada uçarken, hava savunma radarlarının özellikle yakın hava savunmasında kullanılan iz değeri yüksek radarların suyun altına girdikten sonra da sonarlara yakalayamayacağı kaplamalarla kaplamak suretiyle bunları çok önemli bir tehdide dönüştürdük.

Taarruzi mayınlama yeteneği daha güvenli hale getirildi

“Ülkemiz bu sayede taarruzi mayınlama yeteneği kazanmış oluyor. Bu neyi sağlayacak? Uzaktan fırlatma nedeniyle, hava araçlarımızın bunu fırlatan araçların yakın veya orta hava savunma risklerini muhatap olmadan bunları gönderebilme imkânı sağlayacak. Aynı zamanda normal mesela bizim diğer o malaman mayınlı döşeyebilmek için onu fırlatan platformların havadansa helikopterlerin, denizden ise su üstü deniz araçlarının ya da denizaltıların mutlaka onu döşeyeceği bölgeye kadar ilerleme ihtiyaçları var. Bu özellikleri nedeniyle taarruzi mayınlama riskli bir mayınlama idi. Ama bizim bu konsept sayesinde hem hava platformlarımız riske sokmadan hem deniz platformlarımız riske sokmadan, düşman liman çıkışlarını, sığ su geçişlerini düşman için çok tehlikeli hale getirebilme potansiyelini kazanmış olduk.

Testlere ekim ayında başlanacak

“Testlerine ekim, Kasım gibi başlıyor olacağız. Muhtemelen 2024’ün başlarında envanteri almış oluruz diye değerlendiriyoruz. Çünkü burada yeni geliştirme ihtiyacımız yok. Sadece tasarım, doğrulama ihtiyaçları var. Çünkü bütün teknoloji zaten hâkim olduğumuz teknoloji kendini doğrulamış teknolojiler dolayısıyla yeni geliştirme ihtiyacı olmadığı için orada ucu açık bir ar-ge ile muhatap değiliz. Sadece tasarım, doğrulama süreçleri var.

Envanterdeki hava araçlarından atılabilecek

F-4 ve F-16 platformlarından aynı zamanda Akıncının karın altından yine aksungurun karın altından atılabilen platformlar. Dolayısıyla şu anda bizim kendi envanterimizde 4 ayrı hava platformundan bunlar atılıyor olacak. Şimdi envantere girdiği zaman Kızılelma yine bunu karşılayabilecek. Envantere girdiği zaman Milli Muharip Uçak Kaan'la atılabilecek. Dolayısıyla bu bunun muadilini NATO ülkelerinin hava platformları da yine bu şekilde kullanılabilir artı şimdi SU serisi uçakları biz Türkiye olarak. NATO mühimmatlarını kullanabilir hale getiriyoruz.

Hatta işte Azerbaycan'la yaptığımız bir sözleşme var. O kapsamda Azerbaycan’ın SU-25 serisi uçakların, NATO Mühimmatları kullanılabilir hale getirilmesi artı sistemlerinin modernize edilmesiyle ilgili süreçler başlıyor. Azerbaycan tarafından bu diğer, SU serisi uçakları kullanan ülkeler için de aynı zamanda bir örnek teşkil edecek oralarda gelişmeler kaydedildi. MAK serisi Genel maksat bombaları Su serisi uçaklardan da atılabilir hale gelecek. Dolayısıyla geniş bir pazara hitap ediyor olacak, işin ticaret tarafında öbür taraftan da kendi ülkemiz kendi silahlı kuvvetlerimiz için çok ciddi bir caydırıcılık oluşturacak. Yani bizim hava kuvvetlerimizin, deniz kuvvetlerimize bir havadan deniz takviyesi gibi değerlendirelim. Böyle bir kuvvet, 2 kuvvetin işbirliğiyle böyle bir yetenek kazanmış oluyor.

Hibrit mühimmatlar

Malumunuz hava tehditleri arttıkça hava savunma ihtiyaçları da ona paralel olarak artıyor. Bu hava savunma ihtiyaçları kapsamında hibrit bir yapı çok önemli. Hibrit yapıdan konvansiyonel mühimmatları kastediyoruz ki bu da 2 tip birincisi balistik olarak uçup “hit to kill” dediğimiz çarparak hedefi yok eden mühimmatlar. Bir diğeri bunların proximity versiyonları yani hedefe yaklaştığını fark edip, hedefin civarında patlayarak hedefte etkili olan klasik mühimmatlar.

Bin 500 mühimmatı hedef civarında savuran bir sistem

Buna ilave olarak şimdi ürün yelpazesine lazerler girmeye başladı. Yine yakın hava savunma sistemlerinden bahsediyorum. Lazerler bunların hepsi, çok alçak, alçak irtifada etkili olan sistemler ama irtifalar uzadıkça bu sefer işin içerisinde füzelerin girmesi gerekiyor. Dolayısıyla hem çok alçak hem alçak, hem orta hem yüksek irtifa füzelerle hava savunması tamamlanıyor. Burada 6 tane 20 milimetrelik dönerli atış yapan ve dakikada bin 500 mühimmatı hedef civarında savuran bir sistem.. Dolayısıyla bir bulut oluşturuluyor. Kirli bir bulut oluşturuluyor ve o hedefin bu bulutun içine girmesi sağlanıyor. Bunun için bir kendi radar sistemleri var. Bir de üzerinde olduğu platform ise mesela geminin tespit sıraları ve bunun takip radarının entegre çalışma suretiyle daha etkili ve otomasyonlu takip yapılabiliyor.

Deniz karakol gemisine entegre edilecek

Çok daha ucuza, çok daha fazla mermiyi yakabilme şansınız var ama burada da menzil kısıtları var. Dolayısıyla faydaları, mahzurları üst üste konularak bunlar daha kombin bir şekilde daha birbirleriyle entegre bir şekilde bir bütünü oluşturuyorlar. Bunların şimdi karadaki atışları tamamlandı. Şimdi açık deniz karakol gemimize bunları entegre ediyor olacağız. HAVELSAN'la burada beraber çalışıyor olacağız. Yani geminin kendi yönetim otomasyon yazılımları süreçlerinin bir parçası haline gelebilmesi için buradaki sistemlerin kendi video trekking yeteneklerinin gemi ile entegre olması ilaveten bu radarla hale geldiğinde o radarda takibin ürettiği izlerin sisteme entegre olması gibi entegrasyon süreçleri var. O süreçler başlıyor olacak."

Türkiye’nin yeni silahı UÇA 2024 yılında envantere giriyor

Yorum yapın